اَلْحَزْءُ [el-ḩaz΄] (ḩâ’nın fethi ve zâ-yı muʹcemenin sükûnuyla) سَرَابٌ [serâb] lemeʹân eyledikçe önünde ve semtinde olan nesnenin şahsını yukarı yukarı tahyîl ve irâ΄et eylemek maʹnâsınadır. Ve سَرَابٌ [serâb] şol pusarıktır ki nısf-ı nehârda ıraktan su hey΄etinde lemeʹân ederek nümâyân olur ve lemeʹânıyla önünde olan eşhâsı yukarı yukarı kalkır gibi gösterir; yukâlu: حَزَأَ السَّرَابُ الشَّخْصَ حَزْءًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا رَفَعَهُ Ve develeri dertop biriktirip sürmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَزَأَ الإِبِلَ إِذَا جَمَعَهَا وَسَاقَهَا Ve cimâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَزَأَ الْمَرْأَةَ إِذَا جَامَعَهَا
اَلْحَزْءُ [el-ḩaz΄] (bi-sukûni’z-zây) Deveyi cemʹ edip sürmek; tekûlu: حَزَأْتُ الْإِبِلَ أَيْ جَمَعْتُهَا وَسُقْتُهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı