اَلْحَزْرُ [el-ḩazr] (ḩâ’nın fethi ve zâ-yı muʹcemenin sükûnuyla) Bir nesneyi takdîr ve tahmîn eylemek ve nazar ile endâzeye almak maʹnâsınadır; yukâlu: حَزَرَ الشَّيْءَ حَزْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا خَرَصَهُ وَقَدَّرَهُ Ve
حَزْرٌ [Ḩazr] Necd ülkesinde bir mevziʹ adıdır. Ve
حَزْرٌ [ḩazr] Çehre ekşiyip burtulmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَزَرَ وَجْهَهُ حَزْرًا إِذَا عَبَسَ وَبَسَرَ فَهُوَ حَازِرٌ
اَلْحَزْرُ [el-ḩazr] (ḩâ’nın fethi ve zâ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi oranlayıp takdîr etmek; yukâlu: حَزَرْتُ الشَّيْءَ أَحْزِرُهُ وَأَحْزُرُهُ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı