الرَّقْءُ [er-raḵ΄] (râ’nın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) ve
الرُّقُوءُ [er-ruḵû΄] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Seyelân eden göz yaşı ve kan makûlesi kesilip dinmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَقَأَ الدَّمْعُ رَقْئًا وَرُقُوءًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا جَفَّ وَسَكَنَ Ve bedende damar yukarı kalkıp zuhûra gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَقَأَ الْعِرْقُ إِذَا ارْتَفَعَ Ve
رَقْءٌ [raḵ΄] Bir nesneyi fesâda vermek maʹnâsınadır; yukâlu: رَقَأَ بَيْنَهُمْ رَقْئًا إِذَا أَفْسَدَ Ve ıslâh eylemek maʹnâsına olmakla zıdd olur; yukâlu: رَقَأَ بَيْنَهُمْ إِذَا أَصْلَحَ Ve yukarı çıkmak maʹnâsınadır; pes yâ΄î olan رَقَى [reḵâ] kelimesinde lügat olur; yukâlu: رَقَأَ فِي الدَّرَجَةِ إِذَا صَعِدَ
اَلرَّقْءُ [er-raḵ΄] (râ’nın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Göz yaşı dinmek; yukâlu: رَقَأَ الدَّمْعُ رَقْئًا وَرُقُوءًا إِذَا سَكَنَ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ Ve kan dinmeğe dahi derler. Ve
رَقْءٌ [raḵ΄] Rıfk ve merhamet etmeğe dahi derler; yukâlu: “إِرْقَأْ عَلَى ظِلْعِكَ” لُغَةٌ فِي قَوْلِكَ “إِرْقَ عَلَى ظَلْعِكَ” أَيِ ارْفُقْ بِنَفْسِكَ Yaʹnî “Merhamet edip nefsine kudretinden ziyâde nesne tahmîl etme.” Ve ظَلْعٌ [żalʹ] żâ-i muʹceme ve ʹayn-ı mühmele ile nefs maʹnâsınadır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı