er-ruyûn ~ اَلرُّيُونُ

Vankulu Lugatı - الريون maddesi

اَلرُّيُونُ [er-ruyûn] (zammeteynle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: رَانَ عَلَى قَلْبِهِ ذَنْبُهُ رَيْنًا وَرُيُونًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْ غَلَبَ Ebû ʹUbeyde eyitti: Bârî taʹâlânın ﴿كَلَّا بَلْ رَانَ عَلَى قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ﴾ (المطففين، 14) kavlinde رَانَ [râne] غَلَبَ maʹnâsınadır. Ve Ḩasen eyitti: هُوَ الذَّنْبُ عَلَى الذَّنْبِ حَتَّى يَسْوَادَّ الْقَلْبُ Yaʹnî günâh kat kat olmakla kalb kararmaktır. Ve Ebû ʹUbeyd eyitti: كُلُّ مَا غَلَبَكَ فَقَدْ رَانَ بِكَ وَرَانَ عَلَيْكَ وَرَانَكَ Ve fî hadîsi ʹÖmer radıyallâhu ʹanhu “أَنَّهُ خَطَبَ فَقَالَ أَلَا إِنَّ الْأُسَيْفِعَ أُسَيْفِعَ جُهَيْنَةَ قَدْ رَضِيَ مِنْ دِينِهِ وَأَمَانَتِهِ بِأَنْ يُقَالَ سَبَقَ الْحَاجُّ فَأَدَانَ مُعْرِضًا فَأَصْبَحَ قَدْ رِينَ بِهِ” Yaʹnî Cuheyne kabîlesinden Useyfiʹ nâm kimse huccâcdan sebkat etmekle halktan istidânet ve istikrâz etmeğe dînin ve emânetin tebdîl edip varta-i helâka düşmüştür. Ebû Zeyd eyitti: رِينَ بِالرَّجُلِ derler, kaçan çıkmağa kâdir olmadığı yere düşe; ve yukâlu: رَانَ النُّعَاسُ فِي الْعَيْنِ وَرَانَتِ الْخَمْرُ عَلَيْهِ إِذَا غَلَبَتْ Ve نُعَاسٌ [nuʹâs] zamm-ı nûn’la uykuya derler. Ve Ḵanânî-i Aʹrâbî eyitti: رِينَ بِهِ derler kaçan ʹâciz olup munkatıʹ olsa. Ve رَانَتْ نَفْسُهُ تَرِينُ رَيْنًا derler, kaçan gönlü bulanıp gaseyân üzere olsa.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı