اَلرَّيْسُ [er-reys] (râ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) ve
اَلرَّيَسَانُ [er-reyesân] (fetehâtla) Salınarak yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: رَاسَ الرَّجُلُ يَرِيسُ رَيْسًا وَرَيَسَانًا إِذَا مَشَى مُتَبَخْتِرًا Ve bir nesneye gâlib olup zabt eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَاسَ الشَّيْءَ إِذَا ضَبَطَهُ وَغَلَبَهُ Ve bir tâ΄ifeye serkâr ve sâhib-i hükm olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَاسَ الْقَوْمَ إِذَا اعْتَلَى عَلَيْهِمْ كَمَا يُقَالُ رَأَسَ بِالْهَمْزَةِ
اَلرَّيَسَانُ [er-reyesân] (fethateynle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: رَاسَ يَرِيسُ رَيْسًا وَرَيَسَانًا إِذَا تَبَخْتَرَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı