اَلصَّفْوَةُ [eṡ-ṡafvet] (ṡâd’ın harekât-ı selâsıyla) ve
اَلصَّفْوُ [eṡ-ṡafv] (hâ’sız) Bir nesnenin pâkîze ve hâlisine denir; yukâlu: أَخَذَ صَفْوَةَ الشَّيْءِ وَصَفْوَهُ أَيْ مَا صَفَا مِنْهُ
اَلصَّفْوَةُ [eṡ-ṡafvet] (ṡâd’ın fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Bir nesnenin hâlisi; yukâlu: محمد صَفْوَةُ اللهِ مِنْ خَلْقِهِ وَمُصْطَفَاهُ Ve bunda ṡâd’ın zammı ve kesri dahi lügattir; yukâlu: لَهُ صَفْوَةُ مَالِي وَصُفْوَةُ مَالِي وَصِفْوَةُ مَالِي Ve kaçan hâ’yı hazf etseler لَهُ صَفْوُ مَالِي derler fethle, gayrı câ΄iz değildir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı