اَلْأَظْفَارُ [el-ażfâr] (hemzenin fethiyle) ve
اَلظَّفَارُ [eż-żafâr] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Munsarıftır ve baʹzen memnûʹ olur, ʹıtr aksâmındandır; dibinden derisi soyulmuş tırnak tarzında olur. Ve işbu أَظْفَارٌ [ažfâr] kelimesi cemʹ sûretinde olup lâkin müfredi yoktur. Ve baʹzen müfredinde أَظْفَارَةٌ [ażfâret] denir hâ’yla ki muktezâ-yı kıyâs üzere câ΄iz değildir ve أَظَافِيرُ [eżâfîr] üzere cemʹlenir. Ve eğer ondan müfred sebk olunsa kıyâs olan müfredi ظُفْرٌ [żufr] olmaktır, فُوهٌ [fûh] ve أَفْوَاهٌ [efvâh] gibi ki فُوهٌ [fûh] dahi ʹıtrıyyâttandır. İşbu أَظْفَارٌ [ażfâr] müfredât-ı tıbbiyyede أَظْفَارُ الطِّيبِ [ażfâru’ṯ-ṯîb] ʹunvânında mersûmdur ki Türkîde iblîs tırnağı ve tırnak buhuru dedikleri hoş-bû dârûdur. Ve
أَظْفَارٌ [ażfâr] Kutb-ı şimâlî tarafında Nesr ve ʹUḵâb sûretinin önünde bir niçe hurde kevâkibe ıtlâk olunur. Ve kene taʹbîr olunan böceğin büyüklerine ıtlâk olunur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı