eż-żim΄ ~ اَلظِّمْءُ

Kamus-ı Muhit - الظمء maddesi

الظَّمْءُ [eż-żam΄] (żâ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) ve

الظَّمَأُ [eż-żame΄] (fethateynle) ve

الظَّمَاءُ [eż-żamâ΄] (سَلاَمٌ [selâm] vezninde) ve

الظَّمْأَةٌ [eż-żam΄et] (رَحْمَةٌ [raḩmet] vezninde) Susamak, ʹalâ-kavlin pek susamak maʹnâsınadır; yukâlu: ظَمِئَ الرَّجُلُ ظَمْئًا وَظَمَئًا وَظَمَاءً وَظَمْأَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا عَطِشَ أَوْ أَشَدُّ الْعَطَشِ Ve bir nesneye müştâk ve ârzû-mend olmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: ظَمِئَ إِلَيْهِ أَي اِشْتَاقَ

الظِّمْءُ [eż-żim΄] (żâ’nın kesriyle) Zikr olunan maʹnâlardan ismdir; susuzluk hâletine denir. Ve ârzû ve iştiyâk maʹnâsına olur. Ve

ظِمْءٌ [żim΄] Deve kısmının bir kerre su içtikten sonra yâhûd suya götürüldükten sonra ikinci defʹası meyânında mümtedd olan zamâna ıtlâk olunur ki o vakte kadar susuzluğu müddettir. Baʹzı üç ve dört günde bir suvarılıp ve kimi beş ve altı günde ve on güne kadar iʹtiyâd ederler. Ve

ظِمْءُ الْحَيَاةِ [żim΄u’l-ḩayât] Hîn-i vilâdetten mevte kadar mümtedd olan zamâna ıtlâk olunur; ve mine’l-evveli’l-meselu: “مَا بَقِيَ مِنْهُ إِلاَّ ظِمْءُ الْحِمَارِ” Yaʹnî “Onun zamân-ı hayâtından hemân ân-ı yesîr kalmıştır”, zîrâ devâbb nevʹinde hımârdan çabuk susayan hayvân yoktur.

Vankulu Lugatı - الظمء maddesi

اَلظِّمْءُ [eż-żim΄] (bi’l-kesri ve sukûni’l-mîm) İsmdir, susayan kimse maʹnâsına; yukâlu: قَوْمٌ ظِمْءٌ أَيْ عِطَاشٌ Ve yukâlu li’l-feresi: “إِنَّ فُصُوصَهُ لَظِمَاءٌ” Yaʹnî “Onun bend-gâhları susuzdur yaʹnî etli değildir.” Ve deveyi suvardıktan sonra tekrâr suvarma zamânı gelince sudan menʹ etmeğe derler; cemʹi أَظْمَاءٌ [ażmâ΄] gelir. Ve

ظِمْءُ الْحَيَاةِ [żim΄u’l-ḩayâti] Hîn-i vilâdetten mevte varınca olan zamândır; ve kavluhum: “مَا بَقِيَ مِنْهُ إِلَّا قَدْرُ ظِمْءِ الْحِمَارِ” أَيْ لَمْ يَبْقَ مِنْ عُمُرِهِ إِلَّا الْيَسِيرُ yukâlu: “إِنَّهُ لَيْسَ شَيْءٌ مِنَ الدَّوَابِّ أَقْصَرُ ظِمْئًا مِنَ الْحِمَارِ”

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı