اَلْفَسْرُ [el-fesr] (كَسْرٌ [kesr] vezninde) Örtülü nesneyi keşf ve ʹayân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَسَرَ الشَّيْءَ فَسْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ إِذَا أَبَانَهُ وَكَشَفَهُ عَنْ غِطَائِهِ Ve tabîb ʹillete istidlâl için hastanın karûrede bevline bakmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: فَسَرَ الطَّبِيبُ إِذَا نَظَرَ فِي بَوْلِ الْمَرِيضِ
اَلْفَسْرُ [el-fesr] (fâ’nın fethi ve sîn’in sükûnuyla) Beyândır, keşf maʹnâsına; yukâlu: فَسَرْتُ الشَّيْ أَفْسِرُهُ فَسْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve
فَسْرٌ [fesr] Tabîbin suya bakmasına dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı