el-ḵaṡṡat ~ اَلْقَصَّةُ

Kamus-ı Muhit - القصة maddesi

اَلْقَصَّةُ [el-ḵaṡṡat] (ḵâf’ın fethiyle ve kesriyle) Kirece denir, جَصَّةٌ [ceṡṡat] maʹnâsına ki cemʹ-i cinsîleri قَصٌّ [ḵaṡṡ] ve جَصٌّ [caṡṡ]tır; ve minhu’l-hadîsu ʹan ʹÂ΄işe radıyallâhu ʹanhâ: ḣأَنَّهَا قَالَتْ لِلنِّسَاءِ لاَ تَغْتَسِلْنَ مِنَ الْمَحِيضِ حَتَّى تَرَيْنَ الْقَصَّةَ الْبَيْضَاءَḢ أَيْ تَرَيْنَ الْخِرْقَةَ بَيْضَاءَ كَالْقَصَّةِ Yaʹnî “Sizler hayzdan pâk olduk zannıyla igtisâle mübâderet eylemeyesiz, tâ ki tutunduğunuz hayz bezini kireç gibi lekesiz görmedikçe.” Ve قَصَّةٌ [ḵaṡṡat]ın cemʹi قِصَاصٌ [ḵiṡâṡ] gelir ḵâf’ın kesriyle.

اَلْقُصَّةُ [el-ḵuṡṡat] (ḵâf’ın zammıyla) Cebhede olan kâküle denir. Cemʹi قُصَصٌ [ḵuṡaṡ]tır, صُرَدٌ [ṡurad] vezninde ve قِصَاصٌ [ḵiṡâṡ]tır, رِجَالٌ [ricâl] vezninde. Ve

قُصَّةُ [Ḵuṡṡat] Esmâdandır: Şucâʹ b. Muferric b. Ḵuṡṡa muhaddisîndendir.

اَلْقِصَّةُ [el-ḵiṡṡat] (ḵâf’ın kesriyle) Emr ve hâl ve şân maʹnâsınadır ki iz gibi tetebbuʹ olunmak şânındandır; yukâlu: لَهُ قِصَّةٌ عَجِيبَةٌ أَيْ أَمْرٌ وَشَانٌ Ve kaleme alınan efsâne ve dâsitâna denir, şeh-nâme gibi; قِصَصٌ [ḵiṡaṡ] cemʹidir, عِنَبٌ [ʹineb] vezninde; tekûlu: قَصَّ لَنَا لَيْلَتَنَا الْقِصَصَ أَيِ الْحِكَايَاتِ الَّتِي تُكْتَبُ

Vankulu Lugatı - القصة maddesi

اَلْقَصَّةُ [el-ḵaṡṡat] (ḵâf’ın fethiyle) Kireç جِصٌّ [ciṡṡ] maʹnâsına, Ehl-i Ḩicâz lügati üzere. Ve fî hadîsi’l-ḩâ΄idi: “لَا تَغْتَسِلُ حَتَّى تَرَى الْقَصَّةَ الْبَيْضَاءَ” Yaʹnî götürdüğü penbeyi yâhûd bez pâresin kireç gibi görmedikçe yaʹnî sarılık yâhûd bozluk muhtelit olmaya.

اَلْقُصَّةُ [el-ḵuṡṡat] (ḵâf’ın zammıyla) Alın kılıdır.

اَلْقِصَّةُ [el-ḵiṡṡat] (ḵâf’ın kesri ile) Emrdir, şe΄n maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı