el-ḵaşb ~ اَلْقَشْبُ

Kamus-ı Muhit - القشب maddesi

اَلْقَشْبُ [el-ḵaşb] (ḵâf’ın fethi ve şîn-i muʹcemenin sükûnuyla) Bir şey΄e şey΄-i âher katıp karıştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَشَبَ السَّمَّ بِالطَّعَامِ إِذَا خَلَطَهُ بِهِ Ve bir kimseye zehr içirmek ve kılıç ve bıçak makûlesini zehr ile suvarmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَشَبَهُ السَّمَّ إِذَا سَقَاهُ بِهِ Ve bir kimseyi bir mekrûh ve müstehcen şey΄e yâhûd bir murdâra uğratmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَشَبَهُ إِذَا أَصَابَهُ بِالْمَكْرُوهِ أَوِ الْمُسْتَقْذَرِ

اَلْقِشْبُ [el-ḵişb] (ḵâf’ın kesriyle) Nefs ve zât maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ كَرِيمُ الْقِشْبِ أَيِ النَّفْسِ Ve

قِشْبٌ [Ḵişb] Mâlik b. Buḩayne nâm kimsenin pederi ismidir. Ve bâdincâna şebîh bir nebât adıdır. Şârih der ki nebât-ı mezbûrun vasatından bir çubuk zuhûr eder, uzayıp kemâlini bulunca rutûbeti sebebiyle eğilir ve tepesinde yemişi zuhûr eder; sibâʹ-ı tuyûra semm-i kâtildir. Pes سَمٌّ [semm] maʹnâsına olan قِشْبٌ [ḵişb] ile tesmiye olunmuş olur. Ve

قِشْبٌ [ḵişb] Demir ve ayna makûlesinin yüzlerinde olan pâsa denir, صَدَأٌ [ṡade΄] maʹnâsına. Ve bî-hayr ve bî-menfaʹat olan tebeh-kâr kimseye denir. Ve ağuya denir, semm maʹnâsına; ve bunda fethateynle de lügattir.

Vankulu Lugatı - القشب maddesi

اَلْقَشْبُ [el-ḵaşb] (ḵâf’ın fethi ve şîn’in sükûnuyla) Karıştırmak. Ve zehr maʹnâsına da gelir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı