el-ḵaffân ~ اَلْقَفَّانُ

Kamus-ı Muhit - القفان maddesi

اَلْقَفَّانُ [el-ḵaffân] (كَتَّانٌ [kettân] vezninde) قَافِيَةٌ [ḵâfiyet] gibi ize denir; tekûlu: أَتَيْتُهُ عَلَى قَفَّانِ ذَاكَ وَقَافِيَتِهِ أَيْ عَلَى أَثَرِهِ Ve vakt ve hengâm maʹnâsınadır; yukâlu: هَذَا قَفَّانُهُ أَيْ حِينُهُ وَأَوَانُهُ Ve emîn ve mevsûk maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ قَفَّانٌ أَيْ أَمِينٌ Ve bir nesneye dâ΄imâ nezâret ve takayyüd ve muhâfaza ile hemîşe ardına düşürüp gereği gibi ötesini araştırmağa denir; yukâlu: هُوَ كَانَ عَلَى قَفَّانِهِ أَيْ جُمَّاعِهِ وَاسْتِقْصَاءِ مَعْرِفَتِهِ Kâle’ş-şârih ve minhu hadîsu ʹÖmer: قَالَ لَهُ حُذَيْفَةُ إِنَّكَ تَسْتَعِينُ بِالرَّجُلِ الْفَاجِرِ فَقَالَ ḣإِنِّي لَأَسْتَعِينُ بِالرَّجُلِ الْفَاجِرِ لِقُوَّتِهِ ثُمَّ أَكُونُ عَلَى قَفَّانِهِḢ أَيْ جُمَّاعِهِ وَاسْتِقْصَاءِ مَعْرِفَتِهِ Yaʹnî Hazret-i ʹÖmer buyurdular ki “Vâkıʹâ ben baʹzı umûrda recül-i fâciri istiʹmâl ederim, lâkin onu kendi hâline terk eylemem, belki aslâ kafâsından ayrılmayıp her vazʹ ve tavrını tetebbuʹ ve istiksâdan hâlî olmam.” Bu vechle maslahatım temşît bulup ve tetebbuʹum sebebiyle o kimse hıyânet ve sefâhete reh-yâb-ı ruhsat olamaz, pes o recül-i fâciri bu vechle istihdâm giderek reşâd ve ihtidâsına mü΄eddî olur ve hem maslahat dahi rü΄yet olunur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı