el-ḵuleyniset ~ اَلْقُلَيْنِسَةُ

Vankulu Lugatı - القلينسة maddesi

اَلْقُلَيْنِسَةُ [el-ḵuleyniset] (ḵâf’ın zammı ve lâm’ın fethiyle ve nûn’un kesriyle) قَلَنْسُوَةٌ [ḵalensuvet]in tasgîridir. Ve eger dilersen اَلْقُلَيْسِيَةُ [el-ḵuleysiyet] dersin ḵâf’ın zammı ve lâm’ın fethi ve sîn’in kesriyle ve eger mahzûf olan harften ʹıvaz verirsen اَلْقُلَيْنِيسَةُ [el-ḵuleynîset] dersin ḵâf’ın zammı ve lâm’ın fethi ve nûn’un kesri ve meddiyle yâhûd اَلْقُلَيْسِيَّةُ [el-ḵuleysiyyet] dersin ḵâf’ın zammı ve lâm’ın fethi ve yâ-i âhirenin teşdîdiyle. Ve eger قَلَنْسُوَةٌ [ḵalensuvet] kelimesin tâ’nın hazfiyle cemʹ etmek dilesen تَمْرَةٌ [temret] kelimesin cemʹ ettiğin gibi tâ’yı hazf etmekle vâv’ı terk edip قَلَنْسٍ dersin ve bunun aslı قَلَنْسُوٌ idi, kelâm-ı ʹArabda âhiri harf-i ʹillet olup mâ-kabli mazmûm kelime olmadığına binâ΄en vâv hazf olundu. Ve kaçan ismin âhiri harf-i ʹillet olup mâ-kabli mazmûm olmağı kıyâs îcâb etse zamme kesreye tebdîl olunmak vâcib olur, pes ismin âhiri yâ olup mâ-kabli meksûr olmağın قَاضٍ iʹlâli gibi iʹlâl olunmak lâzım olur ve أَحْقٍ [aḩḵ] ve أَدْلٍ [edl] kelimelerinde dahi hâl böyledir, حَقْوٌ [ḩaḵv] ve دَلْوٌ [delv] için cemʹ oldukları hâlde. Ve sâ΄ir bunun emsâli olanlar bunun üzerine kıyâs olsun. Ve حَقْوٌ [ḩaḵv] ḩâ-i mühmele ile izâr maʹnâsınadır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı