el-ḵilv ~ اَلْقِلْوُ

Kamus-ı Muhit - القلو maddesi

اَلْقِلْوُ [el-ḵilv] (ḵâf’ın kesri ve lâm’ın sükûnuyla) Yeyni nesneye denir; yukâlu: شَيْءٌ قِلْوٌ أَيْ خَفِيفٌ Ve genç eşeğe denir; yukâlu: رَكِبَ قِلْوًا أَيْ حِمَارًا فَتِيًّا

اَلْقَلْوُ [el-ḵalv] (دَلْوٌ [delv] vezninde) Çocuklar çelik çomak oynamak maʹnâsınadır; yukâlu: قَلَا الْقُلَةَ وَبِالْقُلَةِ إِذَا رَمَى بِهَا Ve deveyi ʹunf ve şiddetle sürmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَلَا الْإِبِلَ إِذَا سَاقَهَا شَدِيدًا Ve tavada et kavurmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَلَا اللَّحْمَ إِذَا أَنْضَجَهُ فِي الْمِقْلَى

Vankulu Lugatı - القلو maddesi

اَلْقِلْوُ [el-ḵilv] (ḵâf’ın kesri ve lâm’ın sükûnuyla) Şol hımârdır ki hafîf ve çâbük ola. Ve

قِلْوٌ [ḵilv] أُشْنَانٌ [uşnân]dan alınan suya dahi derler, قِلْيٌ [ḵily] maʹnâsına lügattir, ʹalâ-mâ se-yecî΄u.

اَلْقَلْوُ [el-ḵalv] (ḵâf’ın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Kezâlik erkek dişiyi sürmek; yukâlu: قَلَا الْعِيرُ أُتُنَهُ يَقْلُوهَا قَلْوًا إِذَا طَرَدَهَا وَسَاقَهَا Ve عِيرٌ [ʹîr] kesr-i ʹayn-ı mühmele ile merkeb ve اُتُنٌ [utun] zammeteynle أَتَانٌ [etân]ın cemʹi, dişi merkeb maʹnâsına. Ve

قَلْوٌ [ḵalv] Nâka sâhibini ileri alıp gitmeğe dahi derler; yukâlu: قَلَتِ النَّاقَةُ بِرَاكِبِهَا قَلْوًا إِذَا تَقَدَّمَتْ بِهِ Ve

قَلْيٌ [ḵaly] Oğlancıklar çelik oynamağa dahi derler; tekûlu: قَلِيتُ أَقْلِي قَلْيًا Ve

قَلْوٌ [ḵalv] (ḵâf’ın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Kezâlik çelik oynamak, قَلْيٌ [ḵaly] manâsına lügattir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı