el-lift ~ اَللِّفْتُ

Kamus-ı Muhit - اللفت maddesi

اَللِّفْتُ [el-lift] (lâm’ın kesriyle) Şalgam dedikleri sebzeye denir. Ve bir nesnenin bir şıkkına ve bir yanına denir; ve minhu kavluhum: فُلاَنٌ لِفْتُهُ مَعَكَ أَيْ شِقُّهُ وَصَغْوُهُ Yaʹnî “Filânın dâ΄imâ bir yanı senden yanadır ki hemîşe meyl ve ikbâli senin tarafadır” demektir. Ve sığıra denir, بَقَرَةٌ [baḵarat] maʹnâsına. Ve şaşkın hamkâ΄ ʹavrete denir. Ve dişi arslanın fercine denir. Ve

لِفْتٌ [Lift] Ḩaremeyn beyninde Ḵudeyd nâm mevziʹde vâkiʹ dağda kâ΄in bir sarp yokuşlu belen adıdır. Ve bunda lâm’ın fethiyle de zebân-zeddir.

اَللَّفْتُ [el-left] (lâm’ın fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi burup çevirmek maʹnâsınadır; yukâlu: لَفَتَ الشَّيْءَ لَفْتًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا لَوَاهُ Ve bir kimseyi tasmîm eylediği re΄y ve tedbîrinden sarf ve tahvîl eylemek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: لَفَتَ فُلاَنًا إِذَا صَرَفَهُ عَنْ رَأْيِهِ Ve ağaçtan kabuk soymak maʹnâsınadır; yukâlu: لَفَتَ اللِّحَاءَ عَنِ الشَّجَرِ إِذَا قَشَرَهُ Ve oka uygun ve mütelâ΄im olmayarak hemân olduğuna göre yelek geçirmek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: لَفَتَ الرِّيشَ عَلَى السَّهْمِ إِذَا وَضَعَهُ غَيْرَ مُتَلاَئِمٍ بَلْ كَيْفَ مَا اتَّفَقَ Ve çoban, mevâşîye hangisi olur ise olsun mübâlât etmeyerek kör vuruşu gibi vurup çalmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: هُوَ أَيِ الرَّاعِي يَلْفِتُ الْمَاشِيَةَ أَيْ يَضْرِبُهَا لاَ يُبَالِي أَيُّهَا أَصَابَ

Vankulu Lugatı - اللفت maddesi

اَللِّفْتُ [el-lift] (lâm’ın kesriyle ve fâ’nın sükûnuyla) Şalgam. Ve

لِفْتٌ [lift] شِقٌّ [şiḵḵ] maʹnâsına da gelir; yukâlu: لِفْتُهُ مَعَكَ أَيْ صِغْوُهُ مَعَكَ Yaʹnî “Bir şıkkı seninledir” ki صِغْوٌ [ṡiġv] ṡâd-ı mühmele ve ʹayn-ı muʹceme ile meyl maʹnâsınadır. Ve bir kimsenin bir nesneye meyli bir şıkkının ona teveccühüyle olur.

اَللَّفْتُ [el-left] (lâm’ın fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Burmak, لَيٌّ [leyy] maʹnâsına. Ve fî hadîsi Ḩužeyfe: “إِنَّ مِنْ أَقْرَإِ النَّاسِ لِلْقُرْآنِ مُنَافِقًا لَا يَدَعُ مِنَ الْقُرْآنِ أَلِفًا وَلَا وَاوًا يَلْفِتُ بِلِسَانِهِ كَمَا تَلْفِتُ الْبَقَرَةُ الْخَلَأَ بِلِسَانِهِ” Ve خَلَأٌ [ḣale΄] ḣâ-i muʹcemenin fethiyle bilâ-medd tâze ot maʹnâsınadır. Ve sarf maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: لَفَتَ وَجْهَهُ عَنِّي أَيْ صَرَفَهُ ve yukâlu: لَفَتَهُ عَنْ رَأْيِهِ أَيْ صَرَفَهُ Ve الْكُلُّ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı