el-laḵṯ ~ اَللَّقْطُ

Kamus-ı Muhit - اللقط maddesi

اَللَّقْطُ [el-laḵṯ] (lâm’ın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Yerden bir nesneyi kaldırıp almak maʹnâsınadır; yukâlu: لَقَطَ الشَّيْءَ لَقْطًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا أَخَذَهُ مِنَ الْأَرْضِ Ve yırtık sevbe yama vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَقَطَ الثَّوْبَ إِذَا رَقَعَهُ وَرَفَاهُ

اَللَّقَطُ [el-leḵaṯ] (fethateynle) ve

اَللُّقْطَةُ [el-luḵṯat] (حُزْمَةٌ [ḩuzmet] vezninde) ve

اَللُّقَطَةُ [el-luḵaṯat] (هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) Yerden kaldırılan buluntuya denir; لُقَاطٌ [luḵaṯ] gibi. Kütüb-i fıkhiyyede ahkâmı vardır; tekûlu: وَجَدْتُ لَقَطًا وَلُقْطَةً وَلُقَطَةً وَلُقَاطَةً وَهُوَ مَا الْتُقِطَ Ve

لَقَطٌ [leḵaṯ] (fethateynle) Şol dânelere denir ki baʹde’l-hasâd yerlerinde kalmakla halk onları devşirip alırlar ki başak taʹbîr olunur. Ve maʹdende bulunan altın kıtʹalarına denir; tekûlu: وَجَدْتُ فِي الْمَعْدِنِ لَقَطًا أَيْ قِطَعَ ذَهَبٍ Ve bir gûne hoş sebze ismidir ki devâbb onu câ-be-câ araştırırlar; müfredleri لَقَطَةٌ [leḵaṯat]tır.

Vankulu Lugatı - اللقط maddesi

اَللَّقْطُ [el-laḵṯ] (lâm’ın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Yere düşen nesneyi kaldırmak; yukâlu: لَقَطَ الشَّيْءَ يَلْقُطُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا أَخَذَهُ مِنَ الْأَرْضِ Ve minhu kavluhum: “لِكُلِّ سَاقِطَةٍ لَاقِطَةٌ” Yaʹnî “Her nâdir olan kelâmı istimâʹ edip istiʹmâl eder bulunur.”

اَللَّقَطُ [el-leḵaṯ] (fethateynle) Şol nesnedir ki bir yerde bulunup götürülür, لَقَطُ مَعْدِنٍ [leḵaṯu maʹdin] dahi bundan me΄hûzdur ki o şol altın pâreleridir ki maʹdende bulunur. Ve لَقَطُ سُنْبُلٍ [leḵatu sunbul]dahi bundandır. Ve o şol dânelerdir ki halk onu hasâd götürüldükten sonra cemʹ ederler; yukâlu: لَقَطْنَا الْيَوْمَ لَقَطًا كَثِيرًا وَفِي هَذَا الْمَكَانِ لَقَطٌ مِنَ الْمَرْتَعِ Yaʹnî bakiyye-i merʹâdan şey-i kalîl vardır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı