اَللَّقْعُ [el-laḵʹ] (مَنْعٌ [menʹ] vezninde) Atmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَقَعَ الشَّيْءَ لَقْعًا إِذَا رَمَى بِهِ Ve göz değirmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: لَقَعَ فُلاَنًا بِعَيْنِهِ إِذَا أَصَابَهُ Ve yılan sokmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَقَعَتْهُ الْحَيَّةُ إِذَا لَدَغَتْهُ Ve sinek burnu ucuyla bal makûlesini ahz eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: لَقَعَ الذُّبَابُ الْعَسَلَ إِذَا أَخَذَهُ بِمُتْكِ أَنْفِهِ
اَللَّقْعُ [el-laḵʹ] (lâm’ın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Deve kığı ile bir nesneyi atmak; yukâlu: لَقَعَهُ بَعَرَةً أَيْ رَمَاهُ بِهَا Ve yavuz gözle nazar etmeğe dahi derler; yukâlu: لَقَعَهُ بِعَيْنِهِ إِذَا عَانَهُ Yaʹnî yavuz gözle baksa. Ebû ʹUbeyd eyitti: لَقْعٌ [laḵʹ] isâbet-i ʹayndan ve remy bi’l-baʹareden gayrı yerde işitilmedi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı