اَلْمَيْزُ [el-meyz] (mîm’in fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi başkadan ayırıp cüdâ kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَازَهُ يَمِيزُهُ مَيْزًا إِذَا عَزَلَهُ وَفَرَزَهُ Ve bir nesnenin baʹzını baʹz üzere tafdîl ve tercîh eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: مَازَ الشَّيْءَ إِذَا فَضَّلَ بَعْضَهُ عَلَى بَعْضٍ Ve bir mahalden mahall-i âhere intikâl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَازَ فُلاَنٌ إِذَا انْتَقَلَ مِنْ مَكَانٍ إِلَى مَكَانٍ Ve
مَيْزٌ [meyz] Vasf olur, balık etleri kavî ve şedîd olan adama denir; bu maʹnâda مَيِّزٌ [meyz] muhaffefidir, مَيْتٌ [meyt] ve مَيِّتٌ [meyyit] gibi; yukâlu: رَجُلٌ مَيْزٌ وَمَيِّزٌ أَيْ شَدِيدُ الْعَضَلِ
اَلْمَيْزُ [el-meyz] (mîm’in fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Ayırmak; tekûlu: مُزْتُ الشَّيْءَ أَمِيزُهُ إِذَا عَزَلْتَهُ وَفَرَزْتَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı