اَلنَّشُوطُ [en-neşûṯ] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Tuzlu suda salamura olan balığa denir; yukâlu: سَمَكَةٌ نَشُوطٌ إِذَا صَارَ قَدْ مُقِرَ فِي مَاءٍ وَمِلْحٍ Ve şol kuyuya denir ki be-gâyet derin olmakla kova cezebât-ı kesîre ile çıkar ola; yukâlu: بِئْرٌ نَشُوطٌ إِذَا كَانَتْ تَحْتَاجُ إِلَى نَشْطِ كَثِيرٍ لِبُعْدِ قَعْرِهَا
اَلنَّشُوطُ [en-neşûṯ] (nûn’un fethi ve şîn’in zammı ve meddiyle) Şol kuyudur ki çekilmesi müşkil ola, yaʹnî kovası tîz çıkmayıp cezebât-ı kesîreye muhtâc ola. Ve bu takrîrden maʹlûm olur ki sâhib-i Ṡurâḩ’ın أَنْشَاطٌ [enşâṯ] “ân ki be-yekk keşîden-i delv ber-ser-i çâh âyed ez-vey” بِئْرٌ نَشُوطٌ [bi΄run neşûṯ] kezâlik dediği hatâdır, te΄emmül oluna. Ve
نَشُوطٌ [neşûṯ] Bir cins balığa da derler ki bu شَبُّوطٌ [şebbûṯ]un gayrıdır. Ve شَبُّوطٌ [şebbûṯ] şol balığa derler ki kuyruğu ince, arkası yassı olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı