en-neked ~ اَلنَّكَدُ

Kamus-ı Muhit - النكد maddesi

اَلنَّكَدُ [en-neked] (fethateynle) Bir adamın dirliği teng ve düşvâr olmak maʹnâsınadır ki رَغَدٌ [reġad] mukâbilidir; yukâlu: نَكِدَ عَيْشُهُمْ نَكَدًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اشْتَدَّ وَعَسُرَ Ve kuyunun suyu azalmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَكِدَتِ الْبِئْرُ إِذَا قَلَّ مَاؤُهَا

اَلنَّكِدُ [en-nekid] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

اَلنَّكَدُ [en-neked] (fethateynle ki tesmiye bi’l-masdardır) ve

اَلنَّكْدُ [en-nekd] (شَكْسٌ [şeks] vezninde) ve

اَلْأَنْكَدُ [el-enked] (أَحْمَدُ [aḩmed] vezninde) Uğursuz bî-hayr u menfaʹat kimseye denir; yukâlu: رَجُلٌ نَكِدٌ وَنَكَدٌ وَنَكْدٌ وَأَنْكَدُ أَيْ شُؤْمٌ عَسِرٌ يَعْنِي لاَ خَيْرَ فِيهِ ve yukâlu: قَوْمٌ أَنْكَادٌ وَمَنَاكِيدُ أَيْ مَنَاحِسُ قَلِيلُو الْخَيْرِ

اَلنَّكْدُ [en-nekd] (نَجْدٌ [necd] vezninde) Karga âvâzı çıkabildiği kadar ötmek maʹnâsınadır. Mâdde-i mezkûreden me΄hûzdur, gûyâ ki ʹuhde-i iktidârında olan âvâzı ifrâg eder; yukâlu: نَكَدَ الْغُرَابُ نَكْدًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا اسْتَقْصَى فِي شَحِيحِهِ Ve bir adamın hâcetini menʹ eylemek maʹnâsınadır ki murâd matlabına müsâʹade ve kazâ eylememektir; yukâlu: نَكَدَ زَيْدٌ حَاجَةَ عَمْرٍو إِذَا مَنَعَهُ إِيَّاهَا Ve sâ΄ile mes΄ûlünü dirîg eylemek yâhûd mes΄ûlünden az nesne vermek maʹnâsınadır; yukâlu: نَكَدَ فُلاَنًا إِذَا مَنَعَهُ مَا سَأَلَهُ أَوْ لَمْ يُعْطِهِ إِلاَّ أَقَلَّهُ Ve bir adamın su΄âli kesîr ve menâli kalîl ve yesîr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نُكِدَ الرَّجُلُ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ إِذَا كَثُرَ سُؤَالُهُ وَقَلَّ نَائِلُهُ

اَلنُّكْدُ [en-nukd] (nûn’un zammı ve fethiyle) Az vergiye denir; yukâlu: عَطَاءٌ نُكْدٌ أَيْ قَلِيلٌ Ve

نُكْدٌ [nukd] (nûn’un zammıyla) Sütü pek çok olan nâkalara denir. Bunda نُكْدٌ [nukd] نَكْدَاءُ [nekdâ΄] kelimesinden cemʹdir. Ve sütü olmayan nâkalara denmekle azdâddan olur. Maʹnâ-yı sânî İbn Fâris’ten menkûldür. Maʹnâ-yı evvel pek sütlü olmakla gûyâ ki sâ΄ir nâkaların muʹâvenetini mâniʹ olduğu mülâhazasına mebnîdir. Kâle fi’l-Esâs: نَاقَةٌ نَكْدَاءُ أَيْ لاَ لَبَنَ لَهَا وَإِبِلٌ نُكْدٌ وَيُقَالُ لِلْغِزَارِ نُكْدٌ لِئَلاَّ تُعَانَ Ve

نُكْدٌ [nukd] Şol nâkalara denir ki yavruları durmamakla emzirmedikleri için sütleri çok olur ola; yukâlu: إِبِلٌ نُكْدٌ إِذَا كَانَتْ لاَ يَبْقَى لَهَا وَلَدُهَا فَيَكْثُرُ لَبَنُهَا لِأَنَّهَا لاَ تُرْضِعُ Bunun da müfredi نَكْدَاءُ [nekdâ΄]dır.

Vankulu Lugatı - النكد maddesi

اَلنَّكَدُ [en-neked] (fethateynle) Müzâyaka üzere olup müştedd olmak; yukâlu: نَكِدَ عَيْشُهُمْ يَنْكَدُ نَكَدًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve kuyunun suyu az olmağa dahi derler; yukâlu: نَكِدَتِ الرَّكِيَّةُ أَيْ قَلَّ مَاؤُهَا

اَلنَّكِدُ [en-nekid] (nûn’u fethi ve kâf’ın kesriyle) Çetin kimse maʹnâsına, yukâlu: رَجُلٌ نَكِدٌ أَيْ عَسِرٌ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı