en-nukkeh ~ اَلنُّكَّهُ

Kamus-ı Muhit - النكه maddesi

اَلنُّكَّهُ [en-nukkeh] (سُكَّرٌ [sukker] vezninde) Pek sürülüp dermânde olmuş develere denir; yukâlu: إِبِلٌ نُكَّهٌ أَيْ نُفَّهٌ

اَلنَّكْهُ [en-nekh] (nûn’un fethi ve kâf’ın sükûnuyla) Bir adam bir kimsenin burnuna ağzı râhiyasını işmâm için teneffüs edip hoh demek yâhûd nefesini onun burnuna doğru ihrâc eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَكَهَ لَهُ وَعَلَيْهِ نَكْهًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالثَّالِثِ إِذَا تَنَفَّسَ عَلَى أَنْفِهِ أَوْ أَخْرَجَ نَفَسَهُ إِلَى أَنْفِ آخَرَ Ve güneşin harâreti müştedd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَكَهَتِ الشَّمْسُ إِذَا اشْتَدَّ حَرُّهَا Ve bir adamın ağzını koklamak maʹnâsınadır; yukâlu: نَكِهَهُ وَنَكَهَهُ نَكْهًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَالثَّالِثِ إِذَا شَمَّ رِيحَ فَمِهِ

Vankulu Lugatı - النكه maddesi

اَلنُّكَّهُ [en-nukkeh] (nûn’un zammı vekâf’ın fethi ve teşdîdiyle) Şol develerdir ki zaʹftan âvâzları çıkmaz ola. Ve bu Temîm lügatidir, نُفَّهٌ [nuffeh] maʹnâsında. Ve نُفَّهٌ [nuffeh] zaʹîf olan develere derler fâ΄ile, nitekim el-ân mürûr etti; ve yukâlu: نُكِهَ الرَّجُلُ عَلَى الْبِنَاءِ لِلْمَجْهُولِ إِذَا تَغَيَّرَتْ نَكْهَتُهُ مِنَ التُّخَمَةِ Ve bir kimseye duʹâ mahallinde هُنِّئْتَ وَلَا تُنْكَهْ derler, hayra erişesin zarar görmeyesin demek mahallinde.

اَلنَّكْهُ [en-nekh] (nûn’un fethi vekâf’ın sükûnuyla) Koklamak, istişmâm maʹnâsına; yukâlu: نَكِهْتُهُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا تَشَمَّمْتَهُ Ve

نَكْهٌ [nekh] Şiddetle nefes vermeğe dahi derler, ağız kokusu maʹlûm olsun diye.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı