اَلْوَزْفُ [el-vezf] (vâv’ın fethi ve zâ-yı muʹcemenin sükûnuyla) ve
اَلْوَزِيفُ [el-vezîf] (وَرِيفٌ [verîf] vezninde) ʹAcele ve sürʹat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَزَفَ الرَّجُلُ يَزِفُ وَزْفًا وَوَزِيفًا إِذَا أَسْرَعَ Ve ivdirmek maʹnâsına olmakla lâzım ve müteʹaddî olur; yukâlu: وَزَفَ فُلاَنًا إِذَا اسْتَعْجَلَهُ
اَلْوَزِيفُ [el-vezîf] (vâv’ın fethi ve zâ-yı muʹcemenin kesri ve meddiyle) Seyrde sürʹat etmek, زَفِيفٌ [zefîf] gibidir veznen ve maʹnen; yukâlu: وَزَفَ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَسْرَعَ Ve kuri΄e kavluhu taʹâlâ: ﴿فَأَقْبَلُوا إِلَيْهِ يَزِفُّونَ﴾ (الصافات، 94) بِالتَّخْفِيفِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı