اَلْحَصْحَصَةُ [el-ḩaṡḩaṡat] (ʹalâ-vezni اَلزَّلْزَلَة [ez-zelzelet]) Bir nesne zuhûr etmek; yukâlu: حَصْحَصَ الشَّيْءُ إِذَا بَانَ وَظَهَرَ وَيُقَالُ أَيْضًا اَلْآنَ حَصْحَصَ الْحَقُّ Ve
حَصْحَصَةٌ [ḩaṡḩaṡat] Bir nesneyi bir nesnenin içinde tahrîk etmektir, birleşsin diye. Ve fi’l-hadîsi: “أَنَّ سَمُرَةَ بْنَ جُنْدَبٍ أُتِيَ بِرَجُلٍ عِنِّينٍ فَاشْتَرَى لَهُ جَارِيَةً مِنْ بَيْتِ الْمَالِ فَأَدْخَلَهَا مَعَهُ لَيْلَةً فَلَمَّا أَصْبَحَ قَالَ مَا صَنَعْتَ قَالَ فَعَلْتُ حَتَّى حَصْحَصْتُ فِيهِ فَسَأَلَ الْجَارِيَةَ فَقَالَتْ لَمْ يَصْنَعْ شَيْئًا فَقَالَ خَلِّ سَبِيلَهَا يَا مُحَصْحِصُ Ve
حَصْحَصَةٌ [ḩaṡḩaṡat] Kezâlik deveyi yüküyle yerinden kıyâm etmek için dizin kaldırmak. Ve seyrde sürʹat etmeğe dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı