اَلرَّكْوَةُ [er-rekvet] (râ’nın harekât-ı selâsıyla) Küçük kayığa denir, زَوْرَقٌ [zevraḵ]-ı sagîr maʹnâsına. Şârih der ki ümmehât-ı sâ΄irede gönden ve sahtiyândan düzülmüş küçük su kabıyla müfesserdir ki Türkîde kalaz ve matara dedikleri olacaktır. Ve
رَكْوَةٌ [rekvet] عَوَاصِرُ [ʹavâṡir]in yaʹnî üzüm sıkacak mengenenin ve taşların altlarına vazʹ olunan rukʹaya ve tekneye denir; ve minhu’l-meselu: “صَارَتِ الْقَوْسُ رَكْوَةً” Mesel-i mezbûr devlet idbâra yüz tutup ahvâl münkalib oldukta darb olunur. Ve
رَكْوَةٌ [rekvet] Nisvânın fercine ıtlâk olunur; cemʹi رِكَاءٌ [rikâ΄] gelir râ’nın kesriyle ve رَكَوَاتٌ [rekevât] gelir fetehâtla.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı