اَلصَّدْغُ [eṡ-ṡadġ] (ṡâd’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Bir kimse yanına senin yanın râst gelmek, Ebû ʹUbeyd rivâyeti üzere; tekûlu: صَدَغْتُ الرَّجُلَ إِذَا حَاذَيْتَ بِصُدْغِكَ صُدْغَهُ فِي الْمَشْيِ Ve
صَدْغٌ [ṡadġ] Sarf maʹnâsına dahi gelir, Aṡmaʹî rivâyeti üzere; yukâlu: مَا صَدَغَكَ عَنْ هَذَا الْأَمْرِ أَيْ مَا صَرَفَكَ وَرَدَّكَ ve yukâlu: إِتَّبَعَ فُلَانٌ بِغَيْرِهِ فَمَا صَدَغَهُ أَيْ مَا ثَنَاهُ وَذَلِكَ إِذَا نَدَّ Yaʹnî onu döndürmese kaçtığı hînde.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı