اَلصَّلْمَعَةُ [eṡ-ṡalmeʹat] (زَوْبَعَةٌ [zevbeʹat] vezninde) Zât ve nesebi nâ-maʹlûm, bî-vücûd kimseye denir; yukâlu: هُوَ صَلْمَعَةُ بْنُ قَلْمَعَةَ أَيْ لاَ يُعْرَفُ هُوَ وَلاَ أَبُوهُ Ve
صَلْمَعَةٌ [ṡalmeʹat] Masdar olur, bir nesneyi kökünden koparmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَلْمَعَ الشَّيْءَ إِذَا قَلَعَهُ Ve tırâş eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَلْمَعَ رَأْسَهُ إِذَا حَلَقَهُ Ve bir nesneyi sıyrıncak eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَلْمَعَهُ إِذَا مَلَّسَهُ Ve müflis olmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَلْمَعَ فُلاَنٌ إِذَا أَفْلَسَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı