ʹacâc ~ عَجَاجٌ

Kamus-ı Muhit - عجاج maddesi

اَلْعَجَاجُ [el-ʹacâc] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Bön ve ahmak kimseye denir. Ve toza denir, غُبَارٌ [ġubâr] maʹnâsına; müfredi عَجَاجَةٌ [ʹacâcet]tir. ʹArablar “Filân kabîle üzere şeb-hûn eyledi” diyecek yerde لَفَّ عَجَاجَتَهُ عَلَيْهِمْ derler. Kezâlik “Bulunduğu ʹamel ve maslahatından ferâgat etti” diyecek yerde لَبَّدَ عَجَاجَتَهُ derler. Ve

عَجَاجٌ [ʹacâc] Tütüne denir, دُخَانٌ [duḣân] maʹnâsına. Ve levend ve hazele ve fürû-mâye eşhâsa denir; yukâlu: هُوَ مِنَ الْعَجَاجِ أَيْ رَعَاعِ النَّاسِ Ve

عَجَاجَةٌ [ʹacâcet] (hâ’yla) Çok ve ʹazîm deve sürüsüne denir; te΄nîsi cemâʹat iʹtibârıyladır; yukâlu: إِبِلٌ عَجَاجَةٌ أَيْ كَثِيرَةٌ عَظِيمَةٌ

اَلْمُعِجُّ [el-muʹic] (mîm’in zammı ve ʹayn’ın kesriyle) ve

اَلْعَجَّاجُ [el-ʹaccâc] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) Talazlı güne vasf olur ki onda yel müştedd olup tozu toprağı havâya savura; yukâlu: يَوْمٌ مُعِجٌّ وَعَجَّاجٌ أَيْ فِيهِ إِعْجَاجٌ Ve

عَجَّاجٌ [ʹaccâc] Her sâhib-i savt olanın bülend âvâz ile seslenir olanına denir; yukâlu: رَجُلٌ وَنَهْرٌ وَقَوْسٌ وَفَحْلٌ عَجَّاجٌ أَيْ صَيَّاحٌ Ve

عَجَّاجٌ [ʹAccâc] Elkâbdandır. ʹAccâc b. Ru΄be şâʹir-i meşhûrdur, kendisiyle pederine taglîben عَجَّاجَانِ [ʹAccâcân] ıtlâk olunur.

Vankulu Lugatı - عجاج maddesi

اَلْعَجَّاجُ بْنُ رُؤْبَةُ [el-ʹAccâc b. Ru΄bet] Bir şâʹirin oğlunun ismidir ki o râciz-i Saʹdî’dir, ʹAccâc dediler, baʹzı şiʹrinde “حَتَّى يَعِجَّ ثَخَنًا مَنْ عَجْعَجَا” dediğinden ötürü; yukâlu: أَشْعَرُ النَّاسِ اَلْعَجَّاجَانِ Yaʹnî “Efsah-ı şuʹarâ عَجَّاجَانِ [ʹaccâcân]dır” ki onların biri Ru΄be ve biri babasıdır, nüsah-ı Ṡiḩâḩ’ta böyle vâkiʹ olmuştur. Ammâ sevk-i kelâm biri Ru΄be ve biri oğludur demek ister, te΄emmül oluna. Ve baʹzı nüsahta اَلْعَجَّاجُ أَبُو رُؤْبَةَ vâkiʹ olmuştur اِبْنُ رُؤْبَة yerine. Bu takdîrce işkâl kalmaz. Ve

عَجَّاجٌ [ʹaccâc] Ziyâde çağırıcıya dahi derler; yukâlu: نَهْرٌ عَجَّاجٌ أَيْ لِمَائِهِ صَوْتٌ veفَحْلٌ عَجَّاجٌ فِي هَدِيرِهِ أَيْ صَيَّاحٌ Ve فَحْلٌ [faḩl] erkeğe ve هَدِيرٌ [hedîr] güvercin ötmesine ve deve çağırmasına derler. Ve صَيَّاحٌ [ṡayyâḩ] ziyâde çağırıcı demektir. Ve her zî-savt olanda عَجَّاجٌ [ʹaccâc] istiʹmâl olunur, gerek yel olsun gerek yay olsun; yukâlu: رِيحٌ عَجَّاجٌ وَقَوْسٌ عَجَّاجٌ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı