اَلْإِضْبَابُ [el-iḋbâb] (hemzenin kesriyle) Akıtmak; yukâlu: أَضْبَبْتُهُ أَنَا Ve
إِضْبَابٌ [iḋbâb] Keler çok olmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: ضَبِبَ الْبَلَدُ وَأَضَبَّ أَيْ كَثُرَ ضِبَابُهُ Ve kalbde olan kîni gizlemeğe dahi إِضْبَابٌ [iḋbâb] derler; yukâlu: أَضَبَّ فُلَانٌ عَلَى غِلٍّ فِي قَلْبِهِ أَيْ أَضْمَرَهُ Ve baʹzılar eyitti: Sükût maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَضَبَّ عَلَى مَا فِي نَفْسِهِ إِذَا سَكَتَ مِثْلُ إِضْبَاءٍ Ve baʹzılar eyitti: إِضْبَابٌ [iḋbâb] tekellüm maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَضَبَّ إِذَا تَكَلَّمَ Zîrâ إِضْبَابٌ [iḋbâb] ihrâc maʹnâsınadır; yukâlu: ضَبِبَتْ لِثَتُهُ دَمًا إِذَا سَالَتْ وَأَضْبَبْتُهَا أَنَا فَكَانَ أَضَبَّ بِمَعْنَى اِخْرَاجِ الْكَلَامِ Ve لِثَةٌ [lišamp;et] diş dibinde olan ete derler. Ve إِضْبَابٌ [iḋbâb] cemʹ olup çok olmağa dahi derler; yukâlu: أَضَبُّوا عَلَيْهِ إِذَا كَثُرُوا عَلَيْهِ Ve gün dumanlı olmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَضَبَّ يَوْمُنَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı