el-beşer ~ اَلْبَشَرُ

Kamus-ı Muhit - البشر maddesi

اَلْبَشَرُ [el-beşer] (bâ’nın ve şîn’in fethiyle) İnsâna denir ki hayvân-ı nâtıktır, zeker ve ünsâ ve müfred ve cemʹi müsâvîdir. Ve baʹzen tesniye kılınıp بَشَرَيْنِ [beşereyn] denir, ferd irâdesiyle ve cemʹlenip أَبْشَارٌ [ebşâr] denir. Ve

بَشَرٌ [beşer] İnsânın zâhir-i cildine yaʹnî derisinin taşra yüzüne denir. Baʹzılar taʹmîm eylediler, yaʹnî sâ΄ir hayvânın da zâhir-i cildine ıtlâk olunur dediler. Müfredi بَشَرَةٌ [beşeret]tir hâ’yla. Cemʹü’l-cemʹi أَبْشَارٌ [ebşâr]dır.

اَلْبَشْرُ [el-beşr] (bâ’nın fethi ve şîn’in sükûnuyla) Derinin ve sâ΄ir nesnenin yüzünü kazıyıp sıyırmak ve soymak maʹnâsınadır; yukâlu: بَشَرَ الْأَدِيمَ وَغَيْرَهُ بَشْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا قَشَرَ بَشَرَتَهُ Ve

بَشَرَةٌ [beşeret] Zâhir olunca kadar bıyığı kırkıp yalın eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَشَرَ الشَّارِبَ إِذَا أَحْفَاهُ حَتَّى تَظْهَرَ بَشَرَتُهُ Ve çekirge kısmı yer yüzünde olan nebât makûlesini bi’l-cümle ekl edip yeri çıplak eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَشَرَ الْجَرَادُ إِذَا أَكَلَ مَا عَلَى وَجْهِ الْأَرْضِ Ve bir işi bi-nefsihi kendi eliyle görmek maʹnâsınadır; yukâlu: بَشَرَ الْأَمْرَ إِذَا بَاشَرَهُ Ke-mâ se-yuzkeru. Ve bir adama bir nesne ile müjde eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَشَرَهُ بِمَوْلُودٍ بِمَعْنَى بَشَّرَهُ Lâkin tefʹîl eblagdır. Ve bir nesne yâ bir müjde sebebiyle şâd olup yüz göz gülmek maʹnâsınadır; tekûlu: بَشِرْتُ بِهِ وَبَشَرْتُ بِهِ بَشْرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَالثَّانِي إِذَا سُرِرْتَ بِهِ Ve bir adama güler yüz ile buluşmak maʹnâsınadır; tekûlu: بَشَرَنِي فُلاَنٌ بِوَجْهٍ حَسَنٍ أَيْ لَقِيَنِي بِهِ

اَلْبِشْرُ [el-bişr] (bâ’nın kesriyle) Güler yüzlülük, talâkat maʹnâsına; yukâlu: لَقِيَنِي فَأَظْهَرَ الْبِشْرَ أَيِ الطَّلاَقَةَ وَالْبَشَاشَةَ Ve

بِشْرٌ [Bişr] Bir mevziʹ adıdır. Ve Cezîre’de bir dağın ismidir. Ve kabîle-i Taġlib yurdunda bir su yâhûd bir vâdî adıdır ki أَحْرَارُ الْبُقُولِ [aḩrâru’l-buḵûl] inbât eder. Ve أَحْرَارُ الْبُقُولِ [aḩrâru’l-buḵûl] tere gibi pişmeksizin ekl olunan nebâtâta denir. Ve

بِشْرٌ [Bişr] Yirmi yedi nefer ashâb-ı kirâm adıdır. Ve Ebu’l-Ḩasan Sâhib-i Sehl b. ʹAbdullâh ve Aḩmed b. Muḩammed b. Aḩmed ve Ebû ʹAmr el-Bişriyyûn muhaddislerdir.

Vankulu Lugatı - البشر maddesi

اَلْبَشَرَةُ [el-beşeret] (fethateynle) ve

اَلْبَشَرُ [el-beşer] (kezâlik) İnsânın zâhir-i bedeni. Ve

بَشَرَةُ الْأَرْضِ [beşeretu’l-arḋ] Yer yüzünde olan nebâtât.

اَلْبَشْرُ [el-beşr] (bâ’nın fethi ve şîn’in sükûnuyla) Derinin yüzin soymak; tekûlu: بَشَرْتُ الْأَدِيمَ بَشْرًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا أَخَذْتَ بَشَرَتَهُ Ve

بَشْرٌ [beşr] Çekirge ot otlamağa dahi derler. Ve

بَشْرٌ [beşr] Cimâʹ etmeğe ve bir nesne muştulamağa dahi derler, müjde maʹnâsına; yukâlu: بَشَرْتُ الرَّجُلَ أَبْشُرُهُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve bir nesneyi işitip mesrûr olmağa dahi derler; yukâlu: بَشِرْتُ بِكَذَا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ أَيِ اسْتَبْشَرْتُ بِهِ Ve bir kimseye güler yüzle buluşmağa dahi derler; yukâlu: بَشَرَنِي فُلَانٌ بِوَجْهٍ حَسَنٍ

اَلْبِشْرُ [el-bişr] (bâ’nın kesriyle) Güler yüzlülük, طَلْقُ الْوَجْهِ maʹnâsına. Ve

بِشْرٌ [Bişr] Bir dağın ismidir, Cezîre’de. Ve Benî Šaʹleb’e mensûb bir suyun ismidir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı