ḩabîb ~ اَلتَّبِيبُ

Kamus-ı Muhit - التبيب maddesi

اَلتَّبُّ [et-tebb] (tâ’nın fethi ve bâ’nın teşdîdiyle) ve

اَلتَّبَبُ [et-tebeb] (فَرَحٌ [feraḩ] vezninde) ve

اَلتَّبَابُ [et-tebâb] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) ve

اَلتَّبِيبُ et-tebîb] (حَبِيبٌ [ḩabîb] vezninde) Naks ve hasâr ve ziyân maʹnâsınadır. Mü΄ellifin ıtlâkına göre bunlar masdarlardır, lâkin ümmehât-ı sâ΄irenin beyânına göre تَبٌّ [tebb] kelimesi masdardır. Ve

تَبَابٌ [tebâb] ve

تَبِيبٌ tebîb] İsmlerdir, ziyân ve hasâr maʹnâsına. Ve Râġıb’ın beyânına göre تَبٌّ [teb] ve تَبَابٌ [tebâb] mâddesi ziyân ve hüsrânda istimrâr maʹnâsına mevzûʹdur; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿تَبَّتْ يَدَا أَبِي لَهَبٍ﴾ أَيِ اسْتَمَرَّتْ فِي خُسْرَانِهِ Hattâ istimrâr maʹnâsını mutazammın olduğundan اِسْتِتْبَابٌ [istitbâb] اِسْتِمْرَارٌ [istimrâr] maʹnâsına istiʹmâl olunmuştur. Ve

تَبٌّ [tebb] ve

تَبَابٌ [tebâb] Hüsrân ʹalâkasıyla mutlakan helâk maʹnâsına da istiʹmâl olunur. Ve Esâs’ın beyânına göre اِسْتِتْبَابٌ [istitbâb] tamâm maʹnâsına da istiʹmâl olunur, zîrâ hüsrân ve helâk bir nesnenin tamâmına tâbiʹdir; ke-mâ kîle: “اِذَا تَمَّ أَمْرٌ دَنَا نَقْصُهُ || تَوَقَّعْ زَوَالاً اِذَا قِيلَ تَمَّ” İntehâ. Ve yukâlu: تَبًّا لَهُ عَلَى الدُّعاَءِ نُصِبَ لأَنَّهُ مَصْدَرٌ مَحْمُولٌ عَلَى فِعْلِهِ ve yukâlu: تَبًّا لَهُ تَبِيبًا عَلَى الْمُبَالَغَةِ أَيْ أَلْزَمَهُ اللهُ خُسْرَانًا وَهَلاَكًا Yaʹnî “Ḩak taʹâlâ hüsrân ve helâkı ona lâzım kılsın ki dâ΄imâ hüsrân ve helâk ondan dûr olmasın” demektir. Ve yukâlu: تَبَّتْ يَدَاهُ أَيْ ضَلَّتَا وَخَسِرَتَا كَمَا فِي التَّنْزِيلِ ﴿تَبَّتْ يَدَا أَبِي لَهَبٍ﴾ اَلآيَةُ Ve

تَبٌّ [tebb] Helâk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: تَبَّ فُلاَنًا أَيْ أَهْلَكَهُ Ve kesmek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: تَبَّ الشَّيْءَ إِذَا قَطَعَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı