et-tešbiyet ~ اَلتَّثْبِيَةُ

Kamus-ı Muhit - التثبية maddesi

اَلتَّثْبِيَةُ [et-tešamp;biyet] (تَأْدِيَةٌ [te΄diyet] vezninde) Biriktirmek maʹnâsınadır; yukâlu: ثَبَّى الشَّيْءَ إِذَا جَمَعَهُ Ve bir nesneye müdâvemet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: ثَبَّى عَلَى الْأَمْرِ إِذَا دَامَ عَلَيْهِ Ve hâl-i hayâtta olan adama medh ve senâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: ثَبَّى عَلَى زَيْدٍ إِذَا مَدَحَهُ وَأَثْنَى عَلَيْهِ Ve bir nesneyi ıslâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: ثَبَّى الشَّيْءَ إِذَا أَصْلَحَهُ Ve artırmak maʹnâsınadır; yukâlu: ثَبَّى الشَّيْءَ إِذَا زَادَهُ Ve itmâm ve ikmâl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: ثَبَّى الشَّيْءَ إِذَا أَتَمَّهُ Ve taʹzîm maʹnâsınadır; yukâlu: ثَبَّاهُ إِذَا عَظَّمَهُ Ve bir kimse pederinin sîret ve tarîkatini iltizâm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: ثَبَّى فُلاَنٌ سِيرَةَ أَبِيهِ إِذَا سَارَ بِسِيرَتِهِ Ve bir adam kendi hâl-i zarûret ü ihtiyâcından şikâyet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: لَا يَزَالُ يُثَبِّي فَلُانٌ أَيْ يَشْكُو مِنْ حَالِهِ وَاحْتِيَاجِهِ Ve bir kimsenin zulmünden vâlî ve hâkime istiʹdâ ve istigâse eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: ثَبَّى عَلَى فُلَانٍ إِذَا اسْتَعْدَى عَلَيْهِ Ve şerri cemʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: ثَبَّى الشَّرَّ إِذَا جَمَعَهُ Ve hayrı cemʹ eylemek maʹnâsına olmakla zıdd olur; yukâlu: ثَبَّى الْخَيْرَ إِذَا جَمَعَهُ

Vankulu Lugatı - التثبية maddesi

اَلتَّثْبِيَةُ [et-tešamp;biyet] (ʹalâ-vezni اَلتَّرْبِيَة [et-terbiyet]) Bir kimsenin üzerine dâ΄im olmak Aṡmaʹî rivâyeti üzere; tekûlu: ثَبَّيْتُ عَلَى الشَّيْءِ تَثْبِيَةً إِذَا دُمْتَ عَلَيْهِ Ve Ebû ʹAmr eyitti: تَثْبِيَةٌ [tešamp;biyet] bir kimseye hâl-i hayâtında iken senâ kılmaktır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı