ed-der΄et ~ الدَّرْأَةُ

Kamus-ı Muhit - الدرأة maddesi

الدَّرْءُ [ed-der΄] (dâl’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) ve

الدَّرْأَةُ [ed-der΄et] (hâ’yla) Defʹ eylemek ve savmak maʹnâsınadır; yukâlu: دَرَأَهُ دَرْءًا وَدَرْأَةً مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا دَفَعَهُ Ve sel suyu defʹaten zuhûr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: دَرَأَ السَّيْلُ إِذَا انْدَفَعَ Burada إِنْدِفَاعٌ [indifâʹ] دَفْعٌ [defʹ]in mutâviʹi değildir. Ve

دَرْءٌ [der΄] Bir kimse nâgehânî çıkagelmek maʹnâsınadır; yukâlu: دَرَأَ الرَّجُلُ إِذَا طَرَأَ وَخَرَجَ فُجَاءَةً Ve âteş ışılayıp parıldamak maʹnâsına istiʹmâl olunur, gûyâ ki ziyâʹıyla zulmeti defʹ eder; yukâlu: دَرَأَتِ النَّارُ أَيْ أَضَاءَتْ Ve devenin arkası şişip gudde dedikleri yumru zuhûr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: دَرَأَ الْبَعِيرُ إِذَا أَغَدَّ وَمَعَ الْغُدَّةِ وَرَمٌ فِي ظَهْرِهِ Gudde-i mezbûre deve kısmının tâʹûnudur. Ve

دَرْءٌ [der΄] Bir nesneyi yayıp döşemek maʹnâsınadır; yukâlu: دَرَأَ الشَّيْءَ إِذَا بَسَطَهُ Ve mahall-i nâ-maʹlûmdan nâgehânî garîb sel zuhûr eylemek maʹnâsınadır ki önüne gelen nesneleri defʹ eylemek şânından ola. Bu maʹnâda dâl’ın zammıyla da câ΄izdir; yukâlu: جَاءَ السَّيْلُ دَرْءًا وَدُرْءًا إِذَا انْدَرَأَ مِنْ مَكَانٍ لاَ يُعْلَمُ بِهِ Ve

دَرْءٌ [der΄] Kargı ve ʹasâ makûlesi nesnelerde olan meyl ve iʹvicâc hâletine denir. Ve

دَرْءٌ [der΄] ʹArab’dan bir recül adıdır. Ve şol nâdire yaʹnî sâkıtaya denir ki nâgâh dağdan kopup aşağıya sukût eyleye, kaya pâresi ve kar sahîfeleri gibi.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı