اَلدَّرْدَاءُ [ed-derdâ΄] (حَمْرَاءُ [ḩamrâ΄] vezninde) Vasf-ı mü΄ennestir ki zikr olundu. Ve
دَرْدَاءُ [derdâ΄] ve
دِرْدِمٌ [dirdim] (dâl’ların kesri ve mîm ziyâdesiyle) Koca nâkaya denir, ʹalâ-kavlin pek kocalıktan dişleri dökülüp hemân diplerinde eserleri kalmış ola ki yemi geveleyerek yer olur; yukâlu: نَاقَةٌ دَرْدَاءُ وَدِرْدِمٌ أَيْ مُسِنَّةٌ أَوْ لَحِقَتْ أَسْنَانُهَا بِدُرْدُرِهَا
اَلدَّرْدَاءُ [ed-derdâ΄] (dâl’ın fethi ve râ’nın sükûnu ve elifin meddiyle) أَدْرَدُ [edred]in mü΄ennesi, ağzında dişi olmayan ʹavret maʹnâsına. Ve fi’l-hadîsi: “أُمِرْتُ بِالسِّوَاكِ حَتَّى خَفَّتْ لَأَدْرَدَنَّ” Hadîs-i şerîfte خوف [ḣavf]la zann maʹnâsı irâde olunmuştur. Ve ʹArab tâ΄ifesi zanna yemîn hükmün vermeğin yemîn cevâbın getirip ظَنَنْتُ لَعَبْدُ اللهِ خَيْرٌ [مِنْكَ] derler, ona binâ΄en خِفْتُ kelimesinden sonra cevâb-ı kasem gibi لَأَدْرَدَنَّ buyurulmuştur. Ve
دَرْدَاءُ [derdâ΄] Kum yığınına dahi derler, püşte-i rîk maʹnâsına, nitekim baʹzı eşʹârda gelmiştir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı