اَلدَّفِينُ [ed-defîn] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Defn olunmuş nesneye denir, مَدْفُونٌ [medfûn] gibi; cemʹi أَدْفَانٌ [edfân] ve دُفَنَاءُ [dufenâ΄] gelir, كُرَمَاءُ [kuremâ΄] gibi. Ve toprak bürüyüp örtmekle belirsiz olmuş kuyuya ve havuza ve pınara denir. Ve mestûre hatuna ıtlâk olunur, دَفِينَةٌ [defînet] gibi; yukâlu: إِمْرَأَةٌ دَفِينٌ وَدَفِينَةٌ أَيْ مَسْتُورَةٌ Cemʹi دَفْنَى [defnâ] gelir, سَكْرَى [sekrâ] vezninde ve دَفَائِنُ [defâ΄in] gelir. Ve
دَاءٌدَفِينٌ [dâ΄un defîn] Şol maraza denir ki müstetir iken zâhir olmakla ondan bedene fesâd ve derd ve elem tahaddüs eyleye, دِفْنٌ [difn] dahi denir dâl’ın kesriyle; yukâlu: فِيهِ دَاءٌ دَفِينٌ وَدِفْنٌ وَهُوَ الَّذِي ظَهَرَ بَعْدَ خَفَاءٍ فَنَشَأَ مِنْهُ شَرٌّ وَعَرٌّ
اَلدَّفِينُ [ed-defîn] (dâl’ın fethi ve fâ’nın kesri ve meddiyle) Bi-maʹnâhu. Ve
دَفِينٌ [defîn] Maʹlûm olmayan maraza dahi derler; yukâlu: دَاءٌ دَفِينٌ أَيْ لَا يُعْلَمُ بِهِ وَرَكِيَّةٌ دَفِينٌ إِذَا انْدَفَنَ بَعْضُهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı