ez-zefîr ~ اَلزَّفِيرُ

Kamus-ı Muhit - الزفير maddesi

اَلزَّفْرُ [ez-zefr] (حَفْرٌ [ḩafr] vezninde) ve

اَلزَّفِيرُ [ez-zefîr] (zâ’nın fethiyle) Soluğu uzun uzadı içeri çektikten sonra taşra vermek maʹnâsınadır ki mihnet-zede ve derd-nâk adamın hâletidir, göğüs geçirmek taʹbîr olunur; yukâlu: زَفَرَ الرَّجُلُ زَفْرًا وَزَفِيرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَخْرَجَ نَفَسَهُ بَعْدَ مَدِّهِ إِيَّاهُ Şârih der ki bundan ism زَفْرَةٌ [zefret] ve زَفِيرٌ [zefîr]dir, intehâ. Ve

زَفْرٌ [zefr] Bir nesneyi yüklenip götürmek maʹnâsınadır ki زَفِيرٌ [zefîr]i yaʹnî şiddetle soluk almağı müstelzimdir; yukâlu: زَفَرَ الشَّيْءَ زَفْرًا إِذَا حَمَلَهُ Ve kuyudan su çekmek maʹnâsına müstaʹmeldir, yukâlu: زَفَرَ الْمَاءَ إِذَا اسْتَقَى Ve âteş ʹalevi gürüldemek maʹnâsına; yukâlu: زَفَرَتِ النَّارُ إِذَا سُمِعَ لِتَوَقُّدِهَا صَوْتٌ

Vankulu Lugatı - الزفير maddesi

اَلزَّفِيرُ [ez-zefîr] (zâ’nın fethi ve fâ’nın kesriyle) Nefes şiddet sebebiyle müstagrak olmadır, yaʹnî nefesi alamamaktır. Ve

زَفِيرٌ [zefîr] Hımâr âvâzının evveli ve شَهِيقٌ [şehîḵ] hımâr âvâzının âhiridir, zîrâ زَفِيرٌ [zefîr] nefesi idhâl ve شَهِيقٌ [şehîḵ] ihrâcıdır; yukâlu: زَفَرَ يَزْفِرُ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْضًا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı