eş-şe΄v ~ اَلشَّأْوُ

Kamus-ı Muhit - الشأو maddesi

اَلشَّأْوُ [eş-şe΄v] (şîn’in fethi ve hemzenin sükûnuyla) Sebk ve takaddüm eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: شَأَوْتُ الْقَوْمَ شَأْوًا إِذَا سَبَقْتَهُمْ Ve أَمَدٌ [emed] ve gâyet maʹnâsınadır; yukâlu: بَعِيدُ الشَّأْوِ أَيِ الْأَمَدِ وَالْغَايَةِ Ve nâkanın yularına denir. Ve kığına denir, بَعْرُ النَّاقَةِ [baʹru’n-nâḵat] maʹnâsına. Ve kazılan kuyudan toprak çekip çıkarmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَأَوْتُ مِنَ الْبِئْرِ شَأْوًا إِذَا نَزَعْتَ مِنْهَا التُّرَابَ Ve kuyudan çıkan toprağa da ıtlâk olunur; yukâlu: نَزَعَ مِنَ الْبِئْرِ شَأْوًا كَثِيرًا أَيْ تُرَابًا Ve zenbîle denir; yukâlu: نَقَلَ التُّرَابَ بِالشَّأْوِ أَيِ الزِّنْبِيلِ

Vankulu Lugatı - الشأو maddesi

اَلشَّأْوُ [eş-şe΄v] (şîn’in fethi ve hemzenin sükûnuyla) Bir nesnenin gâyeti, أَمَدٌ [emed] maʹnâsına. Ve

شَأْوٌ [şe΄v] Sürʹatle gitmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: غَدَا شَأْوًا أَيْ طَلَقًا Ve

شَأْوٌ [şe΄v] Sebk maʹnâsına dahi gelir, Ebû Zeyd rivâyeti üzere; yukâlu: شَأَوْتُ الْقَوْمَ شَأْوًا إِذَا سَبَقْتَهُمْ Ve شَوْءٌ dahi derler kalb üzerine; tekûlu: شَآهُ عَلَى وَزْنِ رَمَاهُ مِثْلُ شَاءَهُ عَلَى وَزْنِ بَاعَهُ إِذَا سَابَقَهُ Ve

شَأْوٌ [şe΄v] Şol kuyudan çıkarılan balçığa dahi derler ki zenbîl ile çıkarılır. Ve zenbîle dahi شَأْوٌ [şe΄v] derler; yukâlu: أَخْرَجَ شَأْوًا أَوْ شَأْوَيْنِ Ve

شَأْوٌ [şe΄v] Balçık çıkarmağa dahi derler; tekûlu: شَأَوْتُ مِنَ الْبِئْرِ إِذَا نَزَعْتَ مِنْهَا التُّرَابَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı