el-ʹaṡâfîr ~ اَلْعَصَافِيرُ

Kamus-ı Muhit - العصافير maddesi

اَلْعَصَافِيرُ [el-ʹaṡâfîr] (عُصْفُورٌ [ʹuṡfûr]un cemʹidir ki zikr olundu. Ve

عَصَافِيرُ [ʹaṡâfîr] Bir gûne şecer adıdır ki ʹArablar مَنْ رَآى مِثْلِي [men-re΄â miṡlî] dahi derler onda halkî serçe sûretleri olur, Fâris ülkesinde kesîrdir. Ve

عَصَافِيرُ الْمُنْذِرِ [ʹaṡâfîru’l-munžir] Mülûk u ümerâ-yı ʹArab ʹindlerinde güzîde ve soy ve aʹlâ develere ıtlâk olunur; ümerâ-yı ʹArabdan Nuʹmân’ın pederine muzâftır.

Vankulu Lugatı - العصافير maddesi

اَلْعَصَافِيرُ [el-ʹaṡâfîr] عُصْفُورٌ [ʹuṡfûr]un cemʹidir. Ve

عَصَافِيرُ الْقَتَبِ [ʹaṡâfîru’l-ḵateb] Deve pâlânının çivilerine derler ki onlar aslda عَرَاصِيفُ [ʹarâṡîf]tir, kalb edip عَصَافِيرُ [ʹaṡâfîr] derler. Ve onlar şol çivilerdir ki sinirlerle bağlıdır yâhûd deve derisiyle bağlıdır. Ve o dört çividir, semer ağacının kaşında olur, her semer kaşına iki çivi kılarlar. Ve

عُصْفُورُ الْإِكَافِ [ʹuṡfûru’l-ikâf] Semerin عُرْصُوفٌ [ʹurṡûf]una derler, kezâlik maklûb olmak üzere. Ve bu şol ağaç pâresidir ki semerin ön kaşının iki cânibinin ara yerinde meşdûddur. Ve fi’l-hadîsi: “قَدْ حُرِّمَتِ الْمَدِينَةُ أَنْ تُعْضَدَ أَوْ تُخْبَطَ إِلَّا لِعُصْفُورِ قَتَبٍأَوْ مَسَدِ مَحَالَةٍ أَوْ عَصَا حَدِيدَةٍ” Yaʹnî “Medîne-i münevverenin eşcârı ve evrâkı menʹ olunmuştur, meger pâlân ağacı yâhûd bekre ipi veyâ balta ve ona şebîh olanların sapı için ola.” Ve

عَصَافِيرُ الْمُنْذِرِ [ʹaṡâfîru’l-munžir] Begler katında intihâb olunan aʹlâ develerdir. Ḩassân b. Šâbit eyitti: Nâbiġa nâm şâʹire ettiğim hasedi bir ehade etmedim şol hînde ki Nuʹmân b. Munžir ona عَصَافِرُ [ʹaṡâfir]den yüz deve ve gümüş câm ve evânî ʹatâ kıldı.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı