el-ʹaḋb ~ اَلْعَضْبُ

Kamus-ı Muhit - العضب maddesi

اَلْعَضْبُ [el-ʹaḋb] (ʹayn’ın fethi ve ḋâd-ı muʹcemenin sükûnuyla) Kesmek, قَطْعٌ [ḵaṯʹ] maʹnâsınadır; yukâlu: عَضَبَهُ عَضْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَطَعَهُ Ve bir kimseye sövmek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: عَضَبَهُ أَيْ شَتَمَهُ Ve bir kimsenin mesâvîsini kâle getirip dillemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَضَبَهُ إِذَا تَنَاوَلَهُ بِلِسَانِهِ Ve vurmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: عَضَبَهُ إِذَا ضَرَبَهُ Ve bir nesne ile dürtüp sançmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: عَضَبَهُ بِالرُّمْحِ إِذَا طَعَنَهُ بِهِ Ve dönmek, rücûʹ maʹnâsına istiʹmâl olunur, katʹ-ı ʹazîmet mülâhazasıyla; yukâlu: عَضَبَهُ عَنْهُ إِذَا رَجَعَ Ve kötürüm ve mukʹad eylemek maʹnâsınadır, katʹ-ı hareket mülâyemetiyle; yukâlu: عَضَبَهُ الْمَرَضُ أَيْ أَزْمَنَهُ Ve nâkayı ve koyunu عَضْبَاءُ [ʹaḋbâ΄] kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَضَبَ النَّاقَةَ وَالشَّاةَ إِذَا جَعَلَهُمَا عَضْبَاءَ Ve

عَضْبُ [ʹaḋb] Kılıca ıtlâk olunur, vasf-bi’l-masdardır. Ve hadîdü’l-kelâm olan kimseye ıtlâk olunur. Ve sebük-ser civâna ıtlâk olunur. Ve şol buzağıya denir ki henüz boynuzları zuhûr eyleye.

Vankulu Lugatı - العضب maddesi

اَلْعَضْبُ [el-ʹaḋb] (ʹayn’ın fethi ve ḋâd’ın sükûnuyla) Kesmek; yukâlu: عَضَبَهُ عَضْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve sövülmek maʹnâsına da gelir; tekûlu: عَضَبْتُ الرَّجُلَ بِلِسَانِي إِذَا شَتَمْتَهُ Ve zaʹîf kılmak; yukâlu: عَضَبَهُ Ve keskin kılıca dahi عَضْبٌ [ʹaḋb] derler, seyf-i kâtıʹ maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı