el-ʹaḋûḋ ~ اَلْعَضُوضُ

Kamus-ı Muhit - العضوض maddesi

اَلْعَضُوضُ [el-ʹaḋûḋ] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Isırmak cihetiyle ekl olunacak nesneye denir; tekûlu: مَا ذُقْتُ عَضُوضًا أَيْ مَا يُعَضُّ عَلَيْهِ وَيُؤْكَلُ Ve kirişi bağrına yapışmış yaya ıtlâk olunur; yukâlu: قَوْسٌ عَضُوضٌ إِذَا لَزِقَ وَتَرُهَا بِكَبِدِهَا Ve ferci pek daracık ʹavrete denir; yukâlu: إِمْرَأَةٌ عَضُوضٌ أَيْ ضَيِّقَةٌ Ve âfet ve dâhiyeye ıtlâk olunur; yukâlu: أَصَابَهُ عَضُوضٌ أَيْ دَاهِيَةٌ Ve nâsı dil-âzâr eden şiddetli ve mihnetli zamâna ıtlâk olunur; yukâlu: زَمَنٌ عَضُوضٌ أَيْ شَدِيدٌ كَلِبٌ Ve cevr ve zulm ve sitemi olan şâh ve emîre ıtlâk olunur; yukâlu: مَلِكٌ عَضُوضٌ أَيْ فِيهِ عَسْفٌ وَظُلْمٌ Kâle’ş-şârih ve minhu hadîsu Ebî Bekr radiyallâhu ʹanhu: ḣسَتَرَوْنَ بَعْدِي مَلِكًا عَضُوضًاḢ Ve dibi derin kuyuya, ʹalâ-kavlin suyu çok olanına ıtlâk olunur. Evvele göre gûyâ ki meşakkatinden su çeken adamı عَضٌّ [ʹaḋḋ] eder. Sânîye göre gûyâ ki kovaya bütün dişleriyle عَضٌّ [ʹaḋḋ] eder; yukâlu: بِئْرٌ عَضُوضٌ أَيِ الْبَعِيدَةُ الْقَعْرِ أَوِ الْكَثِيرَةُ الْمَاءِ Cemʹi عُضُضٌ [ʹuḋuḋ] gelir zammeteynle ve عِضَاضٌ [ʹiḋâḋ] gelir ʹayn’ın kesriyle.

Vankulu Lugatı - العضوض maddesi

اَلْعَضُوضُ [el-ʹaḋûḋ] (ʹayn’ın fethi ve ḋâd’ın zammıyla) Isırılan lokma. Ve

عَضُوضٌ [ʹaḋûḋ] Derin olup dar olan kuyuya dahi derler ki سَانِيَةٌ [sâniyet] ile çekile yaʹnî deve ile çekile. Ve

عَضُوضٌ [ʹaḋûḋ] Şiddet zamânına dahi derler; yukâlu: زَمَنٌ عَضُوضٌ أَيْ كَلِبٌ Ve

اَلْعَضَاضُ [el-ʹaḋâḋ] (ʹayn’ın fethiyle) Bi-maʹnâhu. Ve şol nesnedir ki ısırmak tarîkiyle yenir; yukâlu: مَا عِنْدَنَا عَضُوضٌ وَعَضَاضٌ أَيْ مَا يُعَضُّ عَلَيْهِ فَيُؤْكَلُ Ve

عَضُوضٌ [ʹaḋûḋ] Kezâlik şol ata derler ki ısırıcı ola; yukâlu: فَرَسٌ عَضُوضٌ أَيْ يَعَضُّ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı