اَلْقَائِدُ [el-ḵâ΄id] (عَائِدٌ [ʹâ΄id] vezninde) Dâbbeyi yedici adama denir ki yedekçi taʹbîr olunur. Cemʹi قُوَّدٌ [ḵuvved] gelir, رُكَّعٌ [rukkaʹ] vezninde) ve قُوَّادٌ [ḵuvvâd] gelir; زُوَّارٌ [zuvvâr] vezninde ve قَادَةٌ [ḵâdet] gelir, سَادَةٌ [sâdet] vezninde. Ser-ʹaskere ve çavuşa ve pezevenge kâ΄id ıtlâkı bu maʹnâdandır. Ve قَائِدُ الْجَبَلِ [ḵâ΄idu’l-cebel] dağın burnuna ıtlâk olunur ki bir tarafa doğru çıkan sivri ucundan ʹibârettir. Ve mutlakan uzun uzadı arza ve yer yüzüne doğru uzun uzadı çekilmiş dağa ıtlâk olunur. Ve ekin tarlasında olan harkların en büyüğüne ıtlâk olunur, sâ΄irleri gûyâ ki قَائِدٌ [ḵâ΄id]dir. Ve
قَائِدٌ [Ḵâ΄id] Ḵuṯb-ı Şimâlî semtinde Benât-ı Naʹş-ı Ṡuġrâ taʹbîr olunan yedi kevkebin evveline denir ki kevâkib-i mezbûrenin âhiri olacaktır, zîrâ taʹdâd olundukta âhirinden bed΄ olunur; gûyâ ki kevâkib-i sâ΄irenin قَائِدٌ [ḵâ΄id]idir. Ve ikincisine ʹAnâḵ derler ve onun bir cânibinde olana Ḵâʹid-i Ḋaġîr ve ikincisine ʹAnâḵ derler ve onun semtinde olana Ṡaydaḵ denir ki Benât’ın vasatında bir hafî kevkebdir, Sühâ dedikleri bu kevkeb olacaktır ki darb-ı meseldir; onunla hiddet-i basar imtihân olunur. Ve üçüncüne Ḩaver derler.
اَلْقَائِدُ [el-ḵâ΄id] Yedici.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı