اَلْفَوْحُ [el-fevḩ] (fâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) ve
اَلْفُؤُوحُ [el-fu΄ûḩ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلْفَوَحَانُ [el-feveḩân] (fetehâtla) ve
اَلْفَيْحُ [el-feyḩ] (fâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) ve
اَلْفَيَحَانُ [el-feyehân] (fetehâtla) Hoş-râyiha kokup yayılmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَاحَ الْمِسْكُ يَفُوحُ وَيَفِيحُ فَوْحًا وَفُؤُوحًا وَفَوَحَانًا وَفَيْحًا وَفَيَحَانًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا انْتَشَرَتْ رَائِحَتُهُ Ve bu, râyiha-i tayyibeye mahsûstur; ʹinde’l-baʹz eʹammdır. Ve kaynamak maʹnâsınadır; yukâlu: فَاحَتِ الْقِدْرُ إِذَا غَلَتْ Ve yaradan kan fışkırmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَاحَتِ الشَّجَّةُ إِذَا نَفَحَتْ بِالدَّمِ Ve
فَيْحٌ [feyḩ] Bolluk, سَعَةٌ [seʹat] maʹnâsınadır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı