el-ḵubûʹ ~ اَلْقُبُوعُ

Kamus-ı Muhit - القبوع maddesi

اَلْقُبُوعُ [el-ḵubûʹ] (رُجُوعٌ [rucûʹ] vezninde) Kirpi başını içerisine çekmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَبَعَ الْقُنْفُذُ قُبُوعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَدْخَلَ رَأْسَهُ فِي جِلْدِهِ Ve bir kimse başını kirpi gibi yakasına çekmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: قَبَعَ الرَّجُلُ فِي قَمِيصِهِ إِذَا أَدْخَلَ رَأْسَهُ فِي جَيْبِهِ Ve refîkinden geriye kalmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: قَبَعَ فُلاَنٌ إِذَا تَخَلَّفَ عَنْ أَصْحَابِهِ Ve bir semte doğru çekilip gitmek maʹnâsına müstaʹmeldir ki gaybûbeti müstelzimdir; yukâlu: قَبَعَ فِي الْأَرْضِ إِذَا ذَهَبَ فِيهَا

Vankulu Lugatı - القبوع maddesi

اَلْقُبُوعُ [el-ḵubûʹ] (zammeteynle) Kirpi başın koynuna çekmek; yukâlu: قَبَعَ الْقُنْفُذُ يَقْبَعُ قُبُوعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ Ve قُنْفُذٌ [ḵunfuž] ḵâf’ın ve fâ’nın zammı ve žâl-ı muʹceme ile kirpi dedikleri cânverdir. Ve

قُبُوعٌ [ḵubûʹ] Bir kimse başın koynuna çekmeğe dahi derler. Ve

قُبُوعٌ [ḵubûʹ] Gitmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: قَبَعَ فِي الْأَرْضِ إِذَا ذَهَبَ Ve

قُبُوعٌ [ḵubûʹ] Soluyup nefesi tîz tîz alıp vermeğe dahi derler; yukâlu: قَبَعَ فُلَانٌ إِذَا انْبَهَرَ Ve bu makâm’da sâhib-i Ṡurâḩ “tâse der-uftâden demiştir” hakk-ı edâ değildir, zîrâ tâse mutlakan darılmağa derler. Ve

قُبُوعٌ [ḵubûʹ] Hınzîrin burnuyla çağırmasına dahi derler, نَخِيرُ خِنْزِيرٍ maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı