اَلْقَذُورُ [el-ḵažûr] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Dâ΄imâ ricâl tâ΄ifesinden tebâʹud eder olan hatuna denir; yukâlu: إِمْرَأَةٌ قَذُورٌ أَيْ مُتَجَنِّبَةٌ مِنَ الرِّجَالِ Ve fevâhişten ve mevâkiʹ-i töhmetten perhîz eder olan hatuna denir; yukâlu: إِمْرَأَةٌ قَذُورٌ أَيْ مُتَنَزِّهَةٌ عَنِ الْأَقْذَارِ أَيِ الرَّيْبِ وَالْفَوَاحِشِ Ve şol kişiye ıtlâk olunur ki bed-hûy ve bed-mizâc olmakla nâsla ülfet ve ihtilât eylemez ola, قَاذُورٌ [ḵâžûr] gibi, ke-mâ se-yuzkeru. Ve şol deveye ıtlâk olunur ki dâ΄imâ sürüden alargada yatıp onlara ihtilât eylemez ola. Ve
قَذُورٌ [Ḵažûr] Bir hatun ismidir.
اَلْقَذُورُ [el-ḵažûr] (ḵâf’ın fethi ve žâl’ın zammıyla) Nisâ tâ΄ifesinden şol kimsedir ki necâsetlerden ictinâb üzere ola. Ve
قَذُورٌ [ḵažûr] Ebû ʹUbeyde rivâyeti üzere şol nâkaya derler ki deve sürüsünün bir kenârında yatıp onlardan ırak ola. Ve كَنُوفٌ [kenûf] dahi bu makûle nâkaya derler, illâ كَنُوفٌ [kenûf] ırak yerde yatmaz.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı