اَلْقُحُّ [el-ḵuḩḩ] (ḵâf’ın zammı ve ḩâ’nın teşdîdiyle) Lü΄m ve keremden hâlis olana denir, yaʹnî hâlis leʹîme denir ki onda aslâ kerem eseri olmaya. Kezâlik hâlis kerîme denir ki onda le΄âmetten eser olmaya; yukâlu: لَئِيمٌ قُحٌّ وَكَرِيمٌ قُحٌّ أَيْ خَالِصٌ Ve mutlakan hâlis olan şey΄e denir. Mü΄ellifin وَكُلُّ شَيْءٍ kavli وَالْخَالِصُ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ takdîrindedir ve bu gûne tatvîli tarîka-i îcâzına münâfidir; yukâlu: عَرَبِيٌّ قُحٌّ أَيْ مَحْضٌ Ve câfî nesneye denir ki yakışıksız künde ve nâ-tırâş ve galîz nesnedir ki gerek insân ve gerek sâ΄iri olsun. Ṡiḩâḩ mütercimi böyle mahallerde جَافِي [câfî]yi cefâ-kâr ve sitem-kâr ile tercemesi, husûsan bu mahalde taʹbîrâtı nâ-be-mahaldir; yukâlu: رَجُلٌ وَشَيْءٌ قُحٌّ أَيْ جَافٍ Bunda katʹâ zarâfet ve nezâket eseri olmamakla hâlis galîz ve nâ-tırâş olmuş olur. Ve
قُحٌّ [ḵuḩḩ] Hâm kavuna ve karpuza denir.
اَلْقُحُّ [el-ḵuḩḩ] Aṡmaʹî eyitti: قُحٌّ [ḵuḩḩ] ḵâf’ın zammıyla ve ḩâ’nın teşdîdiyle hâlis demektir, gerek habâsette olsun gerek keremde olsun; yukâlu: رَجُلٌ قُحٌّ لِلْجَافِي Gûyâ ki cefâda hâlis demek olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı