اَللَّوْعُ [el-levʹ] (نَوْعٌ [nevʹ] vezninde) ʹAşk bir adamın yüreğini yakıp hasta ve derd-nâk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: لاَعَهُ الْحُبُّ يَلُوعُهُ لَوْعًا إِذَا أَمْرَضَهُ Ve
لَوْعٌ [levʹ] ve
لُوُوعٌ [luvûʹ] (رُجُوعٌ [rucûʹ] vezninde) Sabrsız yâhûd harîs ve bed-hûy olmak maʹnâsınadır; yukâlu: لاَعَ الرَّجُلُ يَلُوعُ لَوْعًا وَلُوُوعًا إِذَا كَانَ لاَئِعًا أَيْ جَزِعًا أَوْ حَرِيصًا سَيِّءَ الْخُلُقِ Ve
لَوْعٌ [levʹ] Güneş bir nesneyi yakıp göyündürmekle rengini bozmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَاعَتْهُ الشَّمْسُ لَوْعًا إِذَا غَيَّرَتْ لَوْنَهُ
اَللَّوْعُ [el-levʹ] (lâm’ın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Mahabbet yakmak; yukâlu: لَاعَهُ الْحُبُّ يَلُوعُهُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı