el-muṯâbaḵat ~ اَلْمُطَابَقَةُ

Kamus-ı Muhit - المطابقة maddesi

اَلْمُطَابَقَةُ [el-muṯâbaḵat] ve

اَلطِّبَاقُ [eṯ-ṯibâḵ] (نِفَاقٌ [nifâḵ] vezninde) Bir nesneyi bir nesneye uydurup münâsib ve müsâvî kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَابَقَهُ مُطَابَقَةً وَطِبَاقًا إِذَا وَافَقَهُ وَسَاوَاهُ Ve iki libâsı birbiri üzerine giymek maʹnâsınadır; yukâlu: طَابَقَ بَيْنَ قَمِيصَيْنِ إِذَا لَبِسَ أَحَدَهُمَا عَلَى الْآخَرِ Ve bir nesne bir nesneye uygun ve çesbân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَابَقَهُ إِذَا وَافَقَهُ Ve ayağı bağlı kimse adımları sık sık atarak yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: يُطَابِقُ الْمُقَيَّدُ أَيْ يَمْشِي مُقَارِنًا اَلْخَطْوَ Ve at kısmı ayaklarını elleri bastığı mevziʹe vazʹ ederek yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: طَابَقَ الْفَرَسُ إِذَا وَضَعَ رِجْلَيْهِ مَوَاضِعَ يَدَيْهِ

Vankulu Lugatı - المطابقة maddesi

اَلْمُطَابَقَةُ [el-muṯâbeḵat] (mîm’in zammı ve bâ’nın fethiyle) Muvâfakat maʹnâsınadır. Ve

مُطَابَقَةٌ [muṯâbeḵat] İki nesneyi birbirine tatbîk etmeğe dahi derler; yukâlu: طَابَقْتُ بَيْنَ الشَّيْئَيْنِ إِذَا جَعَلْتَهُمَا عَلَى حَدٍّ وَاحِدٍ وَأَلْزَقْتَهُمَا Ve İbnu’s-Sikkît eyitti: مُطَابَقَةٌ [muṯâbeḵat] merânet maʹnâsına da gelir, yaʹnî bir işte rüsûh bulmağa derler. Ve

مُطَابَقَةٌ [muṯâbeḵat] Ayağı bağlı olan kimsenin yürümesine dahi derler. Ve at yürürken ayakların elleri bastığı yere basmağa dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı