Kamus-ı Muhit - المعارضة maddesi

اَلْمُعَارَضَةُ [el-muʹâraḋat] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) Bir nesneden yan verip ʹudûl ve insirâf eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَارَضَهُ إِذَا جَانَبَهُ وَعَدَلَ عَنْهُ Ve bir kimsenin yürüyüşü gibi yürüyerek berâberinde gitmek ve yarışmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَارَضَهُ إِذَا سَارَ فِي حِيَالِهِ Ve kitâb mukâbele eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَارَضَ الْكِتَابَ إِذَا قَابَلَهُ Ve yolun bir tarafından gitmek maʹnâsınadır ki yoldaşı öbür tarafta kalır; yukâlu: عَارَضَ الرَّجُلُ إِذَا أَخَذَ فِي عُرُوضٍ مِنَ الطَّرِيقِ أَيْ نَاحِيَةٍ Ve cenâzeye hânesinden uymayıp esnâ-i râhtan arkuru çıkıp uymak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: عَارَضَ الْجَنَازَةَ إِذَا أَتَاهَا مُعْتَرِضًا فِي بَعْضِ الطَّرِيقِ وَلَمْ يَتْبَعْهَا مِنْ مَنْزِلِهِ Ve bir kimsenin bi-ʹaynihi işlediği iş gibi işlemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَارَضَ فُلاَنًا بِمِثْلِ صَنِيعِهِ إِذَا أَتَى إِلَيْهِ مِثْلَ مَا أَتَى ʹİlm-i âdâbda vazîfe-i muʹâraza bundan me΄hûzdur; yukâlu: عَارَضَهُ كَأَنَّ عَرْضَ فِعْلِهِ كَعَرْضِ فِعْلِهِ Ve

مُعَارَضَةٌ [muʹâraḋat] ve

عِرَاضٌ [ʹirâḋ] Bir kimse bir ʹavrete bir mahalde sataşıp zinâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: جَاءَتْ بِوَلَدٍ عَنْ عِرَاضٍ وَمُعَارَضَةٍ إِذَا لَمْ يُعْرَفْ أَبُوهُ

Vankulu Lugatı - المعارضة maddesi

اَلْمُعَارَضَةُ [el-muʹâraḋat] (mîm’in zammı ve râ’nın fethiyle) Bir kimsenin berâberine seğirtmek; tekûlu: عَارَضْتُهُ فِي الْمَسِيرِ إِذَا سِرْتَ حِيَالَهُ Ve حِيَالٌ [ḩiyâl] yâ-yı müsennâtla berâber maʹnâsınadır, egerçi sâhib-i Tercemân bâ-i muvahhade mahallinde zikr edip hatâ etmiştir. Ve

مُعَارَضَةٌ [muʹâraḋat] Bir kimsenin işlediği işe göre işlemek; yukâlu: عَارَضْتُهُ بِمِثْلِ مَا صَنَعَ أَيْ أَتَيْتُ إِلَيْهِ بِمِثْلِ مَا أَتَى Ve

مُعَارَضَةٌ [muʹâraḋat] Kitâbı mukâbele etmeğe de derler; tekûlu: عَارَضْتُ كِتَابِي بِكِتَابِهِ إِذَا قَابَلْتَهُ Ve bir cânibi tutmağa dahi مُعَارَضَةٌ [muʹâraḋat] derler; yukâlu: عَارَضْتُ أَيْ أَخَذْتُ فِي عَرُوضٍ وَنَاحِيَةٍ Ve

مُعَارَضَةٌ [muʹâraḋat] ʹUdûl edip bir cânibe gitmeğe dahi derler.