اَلْمَطْرُوقُ [el-maṯrûḵ] طَرْقٌ [ṯarḵ] gibi bu dahi şol suya denir ki içine develer girip halt ve telvîs eylemeleriyle murdâr olmuş ola; yukâlu: مَاءٌ طَرْقٌ وَمَطْرُوقٌ إِذَا خَوَّضَتْهُ الْإِبِلُ وَبَوَّلَتْ فِيهِ Ve süst ve gevşek ve sölpük adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ مَطْرُوقٌ إِذَا كَانَ فِيهِ رَخَاوَةٌ Ve şol çayıra denir ki kuruduktan sonra ona yağmur isâbet eylemekle nevʹan tarâvetlenmiş ola; yukâlu: كَلَأٌ مَطْرُوقٌ إِذَا ضَرَبَهُ الْمَطَرُ بَعْدَ يُبْسِهِ
اَلْمَطْرُوقُ [el-maṯrûḵ] (mîm’in fethi ve râ’nın zammı ve meddiyle) Bi-maʹnâhu. Ve minhu kavlu İbrâhîm en-Neḣâʹî: “اَلْوُضُوءُ بِالطَّرْقِ أَحَبُّ إِلَيَّ مِنَ التَّيَمُّمِ” Ve
طَرْقٌ [ṯarḵ] Kezâlik erkek olan kimsenin menîsi, mâ΄ü’l-fahl maʹnâsına. Ve
طَرْقٌ [ṯarḵ] Davar suya necâset ilkâ etmeğe dahi derler; yukâlu: طَرَقَتِ الْإِبِلُ الْمَاءَ إِذَا بَالَتْ فِيهِ وَبَعَرَتْ Ve
طَرْقٌ [ṯarḵ] Taş salmakla fâl açmağa dahi derler ki kâhinlikten bir nevʹdir. Ve
طَرْقٌ [ṯarḵ] نَجَّادٌ [neccâd] olan kimse yünü ʹasâ ile vurup yumuşatmak. Ve نَجَّادٌ [neccâd] döşek ve yastık ıslâh eden kimseye derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı