اَلْمَنْقُوفُ [el-menḵûf] ve
اَلنَّقِيفُ [en-neḵîf] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Ezilmiş ebû cehl karpuzuna denir. Ve kurt yemiş ağaç özdeğine denir; yukâlu: جِذْعٌ نَقِيفٌ وَمَنْقُوفٌ إِذَا أَكَلَتْهُ الْأَرَضَةُ Ve
مَنْقُوفٌ [menḵûf] Hurde cüsseli, eti az çelimsiz adama denir; ʹalâ-kavlin çehresi arık ve benzi sararmış kimseye denir; yukâlu: رَجُلٌ مَنْقُوفٌ أَيْ دَقِيقٌ قَلِيلُ اللَّحْمِ أَوِ الضَّامِرُ الْوَجْهِ وَالْمُصْفَرُّهُ Ve أَخْدَعَيْنِ [aḣdeʹayn] dedikleri boyun damarları hafîf erkek deveye denir; yukâlu: جَمَلٌ مَنْقُوفٌ أَيِ الْخَفِيفُ الْأَخْدَعَيْنٍ Ve zaʹîf ve zebûn şahsa denir. Zâhiren Türkîde mankafa dedikleri dâbbe ʹilleti مَنْقُوفَةٌ [menḵûfet] muharrefidir ki maʹânî-i mezkûrenin birinden me΄hûzdur.
اَلْمَنْقُوفُ [el-menḵûf] (mîm’in fethi ve ḵâf’ın zammı ve meddiyle) خَفِيفُ الْأَخْدَعَيْنِ olup kalîlü’l-lahm olan kimsedir. Ve أَخْدَعَيْنِ [aḣdaʹeyn] şahdamardan münşaʹib iki damardır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı