el-minnînâ ~ اَلْمِنِّينَى

Kamus-ı Muhit - المنينى maddesi

اَلْمَنُّ [el-menn] (mîm’in fethi ve nûn’un teşdîdiyle) ve

اَلْمِنِّينَى [el-minnînâ] (خِلِّيفَى [ḣillîfâ] vezninde) Niʹmet vermek maʹnâsınadır; yukâlu: مَنَّ عَلَيْهِ مَنًّا وَمِنِّينَى مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا أَنْعَمَ Ve bir adama iyilik eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَنَّ عَلَيْهِ أَيِ اصْطَنَعَ عِنْدَهُ صَنِيعَةً Ve

مَنٌّ [menn] ve

مِنَّةٌ [minnet] (mîm’in kesriyle) Bir adama ettiği iyiliği ve lutf ve ihsânı taʹdîd ile başına kakmak maʹnâsınadır ki tahmîl-i minnet ve imtinân eylemek taʹbîr olunur; yukâlu: مَنَّ عَلَيْهِ مَنًّا وَمِنَّةً إِذَا امْتَنَّ Şârih der ki مِنَّةٌ [minnet] lafzı bu maʹnâdan ism dahi olur, ihsânı başına kakmağa denir. Ve niʹmet ve ihsâna da ıtlâk olunur. Ve

مَنٌّ [menn] Kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَنَّ الشَّيْءَ إِذَا قَطَعَهُ Ve davarı yorup bî-tâb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَنَّ النَّاقَةَ إِذَا حَسَرَهَا Ve yol yürümesi adamı pek itʹâb eylemekle kuvvetini giderip zaʹîf ve bî-mecâl kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَنَّ السَّيْرُ فُلَانًا إِذَا أَضْعَفَهُ وَأَعْيَاهُ وَذَهَبَ بِمُنَّتِهِ أَيْ بِقُوَّتِهِ Ve bir nesneyi eksiltmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَنَّ الشَّيْءَ إِذَا نَقَصَهُ Ve

مَنٌّ [menn] Mutlakan havâdan nâzil olan şol ṯall ve rutûbete denir ki taşlara ve ağaçlar üzere nâzil olup bal kıvâmında münʹakid ve şîrîn ve zamk hey΄etinde huşkîn olur, şîr-ḣişt ve terencebîn gibi. Ve bu bâbda maʹrûf olan şecer-i bellûṯ üzere nâzil olandır; muʹtedil ve rutûbetten ʹârız olan suʹâle ve sadra ve akciğere nâfiʹdir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı